Prof. Dr. F. Dilek Gözütok
20 – 22 Ekim 2023 tarihinde gerçekleştirilen Cumhuriyetin 2. Yüzyılı Eğitim Kongresi’nde sunulmuştur.
Bir yönetim biçimi olan demokrasi, siyasal gücün halkın elinde olması, “halkın egemenliğine dayanan yönetim şekli” (TDK. 1969.s.192) “üstün iktidarın halkta bulunduğu veya halk tarafından doğrudan ya da özgür bir seçim sistemi içinde seçilmiş temsilcileri aracılığı ile kullanıldığı halk tarafından yönetimdir” (TDV.1992.s.9). Lincoln’un deyişiyle “demokrasi, halkın halk tarafından ve halk için yönetimidir.” Demokrasi kavramı M.Ö.6. ve 4. Yy’lardan beri insanoğlunun düşünce gündemini meşgul etmiş ve inişli çıkışlı değişim göstermiştir. Başlangıçta kadınları ve köleleri dışlayan, sınıflı bir toplum anlayışını onaylayan demokrasi anlayışı, zaman zaman geriye gidişler olmakla birlikte daha çok olumlu adımlarla gelişme göstermiştir. Bu gün birbirinden farklı uygulamaları içerse de demokrasiyi tamamen reddeden rejimlerin uzun ömürlü olmadığı bilinmektedir. Demokrasi anlayışları ve uygulamaları hızla yayılmakta, farklı biçimleri ile olsa da hemen her yerde yasal yönetim şekli olarak kabul görmektedir. Ülkeler, yönetim biçimleri farklı olsa da demokrasi ilkelerinden etkilenmekte ve farklı biçimlerde demokrasiyi benimsemektedirler. Böylece; doğrudan/asıl demokrasi, temsili demokrasi, liberal/anayasal demokrasi, sosyal/ekonomik demokrasi, halk demokrasisi ya da totaliter demokrasi biçimleri ortaya çıkmıştır. Adına ne denirse densin bir yönetim ve yaşam biçimi olan demokrasinin varlığının ve düzeyinin belirlenmesinde bazı göstergelerin gözlenmesi gerekir.
Demokrasinin Göstergeleri
Demokrasiyi benimseyen her bir ülkenin uyguladığı demokrasi tıpatıp benzerlik göstermese de temel özellikler açısından ortak ölçütlere sahiptir. Ülkede yaşayan insanların yaşam biçimleri o ülkenin demokrasi özelliklerini yansıtır.
Yurttaş Katılımı: Yurttaşların yönetime katılması, en önemli demokrasi göstergesidir. Katılım, bir yurttaşlık hakkı olmakla birlikte aynı zamanda bir yurttaşlık görevidir. Katılım, seçimlerde aday olma, oy verme, toplantılara katılma, vergi verme, protesto etme ve demokratik kitle örgütlerine üye olma gibi çeşitli biçimlerde gerçekleştirilir. Yurttaşların bu tür etkinliklere “katılım” düzeyi, o ülkedeki demokrasi düzeyinin göstergesidir.
Eşitlik: Demokratik toplumlar, bütün insanların eşit olduğu ilkesini benimsemiştir. Eşitlik; bütün bireylerin eşit derecede değerli olduğu, eşit fırsatlara sahip olduğu, din, dil, politik görüşler, etnik gruplar, cinsiyet ve cinsel yönelimler gibi nedenlerle ayırt edilemeyeceğinin kabul edilerek onlara eşit davranılması demektir. Örneğin aynı işi yapan kadın ve erkeğin eşit ücret alması, yükselmelerde fırsatlardan eşit yararlanması gerekir. Bireylerin ve grupların farklı kültürlere, farklı kişiliklere, farklı dillere ve farklı inançlara sahip olma hakları vardır. Bu haklardan “yurttaşların eşit olarak yararlanma” düzeyi, o ülkedeki demokrasi düzeyinin göstergesidir.
Politik Saygı: Demokratik toplumlar politik olarak saygılıdır. Bu, çoğunluğun yönetimi altında olan ülkede azınlığın da haklarının korunması, savunulması anlamına gelir. Sayısal olarak güçlü olmayanların da örgütlenmelerine ve görüşlerini belirtmelerine izin verilir. Çoğunluğun olduğu gibi azınlığın da düşüncelerini örgütlemede eşit haklara sahip olmaları sağlanır. Demokratik bir toplum, farklılıkların varlığı ile zenginleşir. Çoğunluğu oluşturanların, azınlığı yok sayması, görmezden gelmesi bir yandan azınlıklara zarar verirken, bir yandan da demokrasiye zarar verir.
Demokrasinin hedeflerinden biri, toplum için en uygun kararı almaktır. Bunun en sağlıklı yolu, bütün insanlara ve onların görüşlerine saygı göstermekten geçer. Bütün yurttaşlara tartışma ve soru sorma hakkı tanınması, alınan kararların herkes tarafından kabul edilme olasılığını arttırır. Politik saygı toplumsal barışı korur ve toplumun adil olmasına yardımcı olur. Bir ülkedeki “politik saygının” düzeyi, o ülkedeki demokrasi düzeyinin göstergesidir.
Azınlık Haklarının Korunması: Çoğunluğun yönetim hakkı ve yetkisini kullanırken, azınlığı (muhalefeti) taciz etme ve onlara zarar vermesi gibi bir tehlike söz konusudur. Bu tehlikeyi önlemek amacıyla demokrasiler, azınlığın konuşma, özgürce yayın yapma, kısacası muhalefet etme haklarını garanti altına almak üzere sistemler oluşturmalıdır. Bir ülkedeki “azınlık haklarının korunmasının” düzeyi, o ülkedeki demokrasi düzeyinin göstergesidir.
Sorumluluk: Demokratik yönetimlerde seçilen ve atanan yetkililer, insanlara karşı sorumludurlar. Göreviler, kendi istekleri doğrultusunda değil, seçmenlerin isteklerine uygun olarak karar verme ve görev yapma sorumluluğunu yerine getirirken uygulamalarının da sorumluluğunu taşırlar. Bir ülkenin yöneticilerinin, yönettikleri insanlara karşı “sorumluluklarını yerine getirme” düzeyi o ülkedeki demokrasi düzeyinin göstergesidir.
Açıklık: Demokratik yönetimlerde yönetenlerin neler yaptığını, hangi politikaları uygulamaya koyduğunu yönetilenlerin bilmesi gerekir. Buna “yönetimde açıklık” denir. Açık bir yönetim, kararları kapalı kapılar ardında almaz. Açık bir yönetim, politikalar uygulanmadan önce bu konularda toplantılar yapar, toplumun yorum ve önerilerini alır. Karar verme aşamasında toplumun yorum ve önerilerinden yararlanır. Kitle iletişim araçları ve yurttaşlar hangi kararların kim tarafından nasıl verildiği konularında doğru bilgi alma hakkına sahiptir. Bir ülkenin “yönetimde açıklık” ilkesine uygunluk düzeyi, o ülkedeki demokrasi düzeyinin göstergesidir.
Düzenli, Özgür ve Adil Seçimler: Seçim, yurttaşların iradesini ifade etmek üzere, kendilerini temsil edecek kişileri yönetime getirmek üzere izlenen bir yoldur. Bir demokraside seçimler, iki ya da altı yıl arasında değişen sürelerde olmak üzere düzenli yapılır. Demokratik ülkelerde seçilen parlamento, halkı temsil etme özelliğine sahip olmalıdır. Özgür seçim ortamında seçilen görevliler görevlerini barış içinde yürütmeli, görevlerini iyi yapmamaları durumunda ise yine seçimle görevlerine son verilmelidir. Bir ülkede “düzenli, özgür ve adil seçimler”in yapılabilmesi, o ülkedeki demokrasi düzeyinin göstergesidir.
Ekonomik Özgürlük: Demokratik ülkelerde yönetim, özel sermaye, insanların yeni işler kurmasına ve kendi işlerini seçmelerine olanak vererek onların ekonomik özgürlüğe sahip olmalarını sağlar. Hükümet ekonomiye tamamen sahip değildir ve doğrudan yönlendirmez. Hem kamu sektörü hem de özel sektör özgürce ekonomik varlığını sürdürür. Bir ülkede sağlanan “ekonomik özgürlük”, o ülkedeki demokrasi düzeyinin göstergesidir.
Güç İstismarının Kontrol Edilmesi: Demokratik toplumlar, seçilen görevlilerin görevinden kaynaklanan gücünü yanlış yönde kullanmasını önleme konusunda çaba gösterir. Güç istismarının en yaygın olanı rüşvettir. Rüşvet yalnızca para almak demek değildir. Hükümet ve devlet görevlileri kamu fonlarını yasal olmayan bir biçimde kullanmaya başladıklarında rüşvet olgusu gerçekleşir. Farklı ülkelerde rüşveti önlemeye yönelik farklı önlemler alınmıştır. Bu yollardan biri de hükümet birimlerinin gücünü sınırlandırmaktır. Bir ülkede yöneticilerin “güç istismarının kontrol edilme” düzeyi, o ülkedeki demokrasi düzeyinin göstergesidir.
Hakların Listelenmesi: Pek çok demokratik ülkede yöneticilerin güç istismarını önlemek ve aynı zamanda insanları korumak amacıyla haklar listesi hazırlanmıştır. Belirlenen haklar listesi, o ülkenin anayasasının ve buna paralel olarak yasaların bir parçası haline geldiğinde, mahkemelere bu hakları güçlendirme ve yasanın bir parçası haline getirme yetkisi verir. Belirlenen haklar listesi, yönetimin gücünü sınırlarken beraberinde birey ve kuruluşlara görevler yükler. Bir ülkede yasalarla desteklenen “haklar listesi”nin düzeyi, o ülkedeki demokrasi düzeyinin göstergesidir.
Seçim Sonuçlarının Kabul Edilmesi: Demokratik seçimlerde hem kazananlar hem de kaybedenler vardır. Seçimlerde kaybedenler genellikle partilerinin ya da adaylarının en iyisi olduğunu düşünürler ve seçim sonucunda karşılaştıkları yenilgiyi kabul edemezler. Demokratik ilkelerin yaşama geçirildiği toplumlar, seçim sonuçlarının halkın iradesini temsil ettiğini düşünerek seçim sonuçlarını kabul ederler. Bir ülkede kaybedenlerin “seçim sonuçları kabul etme” düzeyi, o ülkedeki demokrasi düzeyinin göstergesidir.
İnsan Hakları: İnsan hakları, insan yaşamına ve onuruna saygıyı yansıtan değerlerdir. Yaşama hakkı, eğitim hakkı, eşitlik, ifade özgürlüğü, inanç özgürlüğü bazı temel insan hakları örnekleridir. Demokrasi ve insan hakları birbirinin “olmazsa olmaz” koşullarıdır. Bir ülkede “insan hakları”nı koruma ve geliştirmenin düzeyi o ülkedeki demokrasi düzeyinin göstergesidir.
Çok Partili Sistem: Bir ülkede çok partili bir sistemin oluşması için birden fazla politik partinin seçimlere katılması ve yönetimde rol oynaması gerekir. Çok partili sistem, oy verenlere adayları, partileri ve politikaları seçme şansı verir. Seçim sisteminin her partiyi, bir başka deyişle halkın iradesini parlamentoya taşıması çok önemlidir. Tarihsel olarak bakıldığında tek parti ile demokrasi denediğini düşünen ülkelerde sonuç diktatörlük olmuştur. Bir ülkede “çok partili sistem”in uygulanıyor olması ve parlamentoya halkın iradesinin yansıma düzeyi o ülkedeki demokrasi düzeyinin göstergesidir.
Hukukun Üstünlüğü: Bir demokraside hiçbir birey, büyük çoğunlukla seçilmiş başkan bile olsa, yasaların üzerinde değildir. Demokratik yönetimde herkes yasalara uymalıdır ve uymaması halinde yasaların belirttiği sorumluluğu taşımalıdır. Yasaların uygulanmasında varlıklı olma, yüksek sosyal statü vb. durumlar bireye ayrıcalık tanımamalıdır. Bir ülkede “hukukun üstünlüğü” ilkesinin uygulanmasının düzeyi, o ülkedeki demokrasi düzeyinin göstergesidir.
Sıralanan “demokrasi göstergeleri” ve ülkedeki “demokrasi ölçüsü,” birleşik kaplara benzetilebilir. Birleşik kabın bir yanından koyduğunuz “yurttaş katılımı” kadar, “eşitlik” kadar, “politik hoşgörü” kadar, “azınlık haklarının korunması” kadar, “sorumluluk” kadar, “açıklık” kadar, “düzenli özgür ve adil seçimler” kadar, “ekonomik özgürlük” kadar, “güç istismarının kontrol edilmesi” kadar, “hakların listelenmesi” kadar, “seçim sonuçlarının kabul edilmesi” kadar, “insan hakları” kadar, “çok partili sitem” kadar ve “hukukun üstünlüğü” kadar “demokrasi düzeyi” ortaya çıkar.
Laiklik ise bir gösterge değil, demokrasinin olmazsa olmaz koşuludur. Laikliği benimsememiş, anlamamış, içine sindirememiş toplumlarda demokrasiden söz edilemez.
Demokrasi Eğitimi
Birey, içinde yaşadığı toplumun dünya görüşünü, inançlarını, duygusal yönelimlerini, siyasal değerlerini, kısaca kültürünü ailede kazanmaya başlar. Ailede edindiği birikimlerle okula başlayan çocuk, günün önemli bir zaman dilimini arkadaşlarıyla, öğretmenleriyle ve okul ortamıyla etkileşim içinde geçirir. Okul, sağladığı eğitim ortamında öğrencinin eğitim amaçları olarak belirlenmiş davranışlara sahip olma sürecini yönlendirir. Okulda edinilen öğrenme yaşantıları çocuk ya da gencin akademik bilgi ve beceriler kazanmasına, bilişsel, duyuşsal, psikomotor ve sosyal yönden gelişerek topluma aktif uyum sağlayabilecek bir kişilik geliştirmesine yardımcı olur. Eğitim amaçlarında belirlenen özelliklere sahip insanı yetiştirme işi öğretmene düşen önemli bir görevdir. “Muallimler, yeni nesil sizin eseriniz olacaktır. Eserin kıymeti, sizin maharetiniz ve fedakârlığınız derecesiyle mütenasip bulunacaktır.” Özdeyişiyle Atatürk, yetişmekte olan kuşakların özelliklerinden öğretmenleri sorumlu kılmıştır.
Öğretmenin düşünsel tutumu, duygusal tepkileri, çeşitli alışkanlıkları öğrenciyi etkilemektedir. Öğretmen, üst düzeyde genel kültüre, öğreteceği alanda ve eğitim alanında bilgi, beceri ve değerlere sahip olmalıdır. Öğretmenlik mesleğinin statüsünün düşürülmesi, öğretmenlik mesleğine yatkın kişilerin bu mesleği seçmemesi, statüsü yüksek mesleklerin programlarına giremeyenlerin öğretmenlik mesleğine yönelmeleri, öğretmen eğitiminin kalabalık sınıflarda, amfilerde yapılması, son yıllarda uzaktan eğitimle öğretmen eğitimi verme gafleti, öğretmen eğitiminin on-line sertifika programına bağlanması, sınavda yüksek puan alanın yerine mülâkatla yandaşların atanıyor olması “öğretmen adayının kişiliği” konusuna eğilmeye fırsat ve olanak vermemektedir. Öğretmen adayında davranış değiştirmekle görevli öğretim elemanlarının, programı uygularken izlediği süreçler, dendi davranışlarıyla bütünleşerek sunulduğunda ancak etkili olur. Öğrencinin yaşı ve düzeyi ne olursa olsun, öğretmenin öğrettiklerinden çok yaklaşımına ve kişiliğine duyarlılık göstermesi, onunla özdeşim içinde olması, öğretmen kişiliğinin ve buna bağlı olarak öğretmen davranışlarının önemini ortaya koymaktadır.
Anayasasında, yasalarında, eğitim amaçlarında ve eğitim ilkelerinde “demokrasiyi” amaçlamış bir ülke olan Türkiye Cumhuriyeti’nin demokrat insan davranışlarını yurttaşlarına kazandırması gerekir. Demokrasi, ancak demokrasiyi davranış biçimi olarak özümsemiş ve demokrasi ilkelerini geliştirerek yaşama geçirebilmiş insanlardan oluşmuş toplumlarda yaşar ve gelişir. Eğitim, toplumun kültürünü bireylere yansıtma fonksiyonunu yerine getirirken, bütün değerlerle birlikte demokrasi kültürünü de kazandırır. Bu sürçte, birey davranışlarını etkileyebilecek unsurların en önemlisi öğretmendir.
Öğretmenin öğrenciye demokratik anlayış, tutum ve idealleri benimsetebilmesi için bu değerleri kendi yaşamının ayrılmaz bir boyutu haline getirmiş olması gerekir. “Toplumun yaratıcılığı” gibi büyük bir sorumlulukla görevlendirilen öğretmenin kendisi de aynı toplumun ürünüdür. Öğretmenin demokratikliğinin ölçüsü aynı zamanda toplumun da demokratikliğinin ölçüsüdür. Demokrat toplum yaratmak isteyenler, tıpkı Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk 15 yılında olduğu gibi öğretmenlerinin demokratiklik değerlerini geliştirerek başlamalıdır.
Demokrasiye sahip çıkacak insanlardan oluşmamış toplumlarda demokrasi yaşayamaz ve kolaylıkla otokrasiye dönüşebilir. Demokrasi eğitimi: bireyleri, insan hak ve özgürlüklerini bilen, benimseyen, saygı duyan ve savunan “etkin yurttaşlar” haline getirmeyi hedefler. Yönetim biçimi olarak demokrasiyi benimsemiş ülkelerde “devlet, saygı göstermekle ve herkesin yararlanmasını sağlamakla yükümlü olduğu insan haklarını ve temel özgürlükleri yurttaşlarına tanıtmak ve öğretmekle, bunun gerektirdiği önlemleri almakla yükümlüdür”(Gülmez.1994.s.7). İnsanlar, “insan haklarını bilme hakkı”na sahiptir. Bu hak demokrasi eğitimi sayesinde teslim edilebilir.
İmzalanmış uluslararası sözleşmeler, 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Yasası’nda(METY) yer alan Türk Milli Eğitimi’nin Genel Amaçları ve Temel İlkeleri örgün ve yaygın eğitim sisteminde “Demokrasi Eğitim” yapılmasını belirtmektedir. METY on dört ilkesinden biri “Demokrasi Eğitimi”dir. Bu ilkede: “güçlü ve istikrarlı, hür ve demokratik bir toplum düzeninin gerçekleşmesi ve devamı için yurttaşların sahip olmaları gereken demokrasi bilincinin yurt yönetimine ait bilgi, anlayış ve davranışlarla sorumluluk duygusunun ve manevi değerlere saygının her türlü eğitim çalışmalarında öğrencilere kazandırılıp geliştirilmesine çalışılır” denmektedir. Yasalar, ilkeler ve yönetmelikler Türk Milli Eğitim Sistemi’nin her kademe ve program türünde demokrasi eğitiminin yapılmasını emretmektedir. Bireyin okulöncesi programlardan başlayarak tüm eğitim sürecinde demokrasi kültürünü benimsemesi ve demokratik değerleri geliştirerek yaşatacak yeterliliğe gelmesi istenmektedir.
Demokrasinin ilkeleri ve demokratik yaşam biçimi, demokratik ortamlarda kendiliğinden benimsenir ve gelişir. İnsan haklarına saygı gösterilen bir çevrede insan haklarına saygılı olma; hoşgörünün var olduğu bir çevrede hoşgörülü olma öğrenilir. Sosyal adaletin, çoğulculuğun, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğünü içine alan özgürlük anlayışının, gösteri ve örgütlenme özgürlüğünün olmadığı ortamlarda demokrasi öğrenilemez. Demokrasi eğitiminin yapılabildiği toplumlarda bireyin eğitim hakkı, iletişim hakkı ve baskıya uğramama hakkı olmalı ve bu haklar gerektiği gibi kullanılabilmelidir. Demokrat toplumlarda parlamento halkı temsil etmelidir. Demokrasinin olmazsa olmaz koşullarından biri de laikliktir.
Demokrasi eğitimi yapmayan ülkelerin demokrasisi tehdit altındadır. Demokrasinin yaşaması yeni kuşakların demokratik değerlerle donatılmasına bağlıdır. Cumhuriyetle birlikte Yurt Bilgisi, Yurttaşlık Bilgisi, Vatandaşlık Bilgisi, Vatandaşlık ve İnsan Hakları Eğitimi adları altında kuramsal dersler eğitim programlarında yer almıştır. Demokrasiyi öğretmek kolay değildir. Ders olarak okutulması önemli olmakla birlikte yeterli değildir. Bir yaşam biçimi olan demokrasi, demokratik ortamlarda, öğrenci merkezli etkileşimli öğretim yöntemleri ile uygulamalı olarak öğretilebilir. Bu yöntemlerle sorumluluk duygusu, katılma, hoşgörü, başkalarına ve başkalarının hakların saygı, uzlaşma, empati gibi yetkinlikler kazandırıldığında ancak öğrencide demokratik davranışlar oluşturulabilir. Türkiye Cumhuriyeti Atatürk’ün kaleme aldığı “Yurttaş İçin Medeni Bilgiler” kitabıyla, Köy Enstitüsü, Halk Evleri, Halk Odaları vb. programlarla ilk ve orta öğretim programlarına yerleştirdiği derslerle demokrasi eğitimi yaparken çeşitli engeller yaşamıştır. 1950’lerde iktidara gelen parti tarafından Köy Enstitülerinin, Halk Evlerinin kapatılması, ülke yönetiminin otokratikleşmesi, sınıf mevcutlarının artması, öğretmen eğitiminin yetersizleşmesi ve daha birçok nedenle demokrat insan yetiştirme ihmal edilmiştir. Eğitim sistemi yalnızca bilgi ölçen sınavlara bağlanmıştır. 2002’de ülkeyi devralan iktidar tarafından “Öğretimin Birleştirilmesi” yasası çiğnenmiş, insan hakları eğitimi kitapları iptal edilmiş, bazı cemaatlerin yazdığı, devlet bütçesinden bastığı okullara ücretsiz dağıtılan bilim dışı kitaplar okullara dayatılmış, merkezi sınav soruları şifrelenmiş ve çalınmıştır. Sübyan okulları açılmış, dini cemaatlere parasal olanaklar sağlanmıştır. Eğitim kurumlarının özelleştirilmesi desteklenmiş, yoksul aile çocuklarının eğitim hakkı istismar edilmiş, milyonlarca çocuk dini cemaatlere yönlendirilmiş, öğretim programları dincileştirilmiş, neredeyse bütün okullar imam hatip okuluna dönüştürülmüştür. Bu gün Türkiye Cumhuriyeti’nde demokrasi eğitimi değil, bilimsel eğitimden de söz edilemez. Kamuya bağlı öğretim kurumları kendini yetiştirmeye çalışan özverili öğretmenler sayesinde varlığını sürdürmektedir. Cumhuriyet değerleri ile yetişmiş öğretmenler öğrencilerine Cumhuriyet değerlerini kazandırmaya çalışmakta, bazıları yasaklanan “Andımız”ı okul yönetimine duyurmadan öğrencilerine öğretmektedirler.
Cumhuriyet değerleri ile yetişmiş geniş kitleler; çeşitli demokratik kitle örgütleri, bilim insanları, öğretmen sendikaları, meslek kuruluşları, yazarlar, şairler, gazeteciler, anti demokratik uygulamalara direnmekte ülke yönetim sisteminin ve eğitimin yeniden demokratik özelliklerine kavuşması için çaba göstermektedir. Türk halkı, henüz savaş kazanılmadan “Maarif Kongresi” düzenleyen, 100 yıl önce Cumhuriyeti kuran ecdadın evlatları olarak bütün yıpranmalarına karşın yeniden demokratik cumhuriyeti kurma gücüne sahiptir.
Demokratikleşmeyi Engelleyen Faktörler
Eğitim sisteminin ve buna bağlı olarak öğretim kurumlarının yapı, işleyiş ve anlayış olarak taşıdıkları bazı özellikleri demokratikleşme sürecinin önünde engel oluşturur.
Kaynak ve altyapı eksikliği: Okul binalarının öğrencilerde demokrat kişilik geliştirmeyi sağlayacak olanaklarla donatılmamış olması, örneğin: spor salonu, kütüphane, çalışma odaları, konferans salonu, laboratuvar ve atölyelerin yeterli olmadığı ortamlarda demokratik davranışlar kazandıracak etkinlikler düzenlenemez. Kaynak ve altyapı eksikliği, kalabalık sınıflara, geleneksel yöntemlerin kullanılmasına, ikili öğretime neden olmakta ve bu durum çocukların sosyalleşmelerinin, demokratik davranışlar edinmelerinin önünde engel oluşturmaktadır.
Kalabalık sınıflar: Sınıf mevcutlarının fazla olması öğretmenlerin etkileşimli yöntemler uygulamasını engeller, sınıf yönetiminde baskıcı yöntemler uygulamasına neden olur. Yoğun öğretim programlarını tamamlama gayreti, öğretmenlerin demokratik davranışlarıyla öğrencilerine model olabilmesinin önünde engel olur.
Öğretmenin nitelikli olmaması: Öğretmen eğitimi veren farklı nitelikteki eğitim kurumlarından mezun olan, öğretmenlik sertifikasına bile sahip olmadan atanan öğretmenlerin verdikleri öğretim hizmetinin niteliği de farklı olur. Öğretim becerilerine sahip olmayan öğretmenler, sınıf yönetiminde demokratik yetkinlik kazandıracak yöntemler kullanamadığı gibi anti demokratik yöntemler de kullanmaktadır(Gözütok.1993). Öğrencilere demokratik davranışlar kazandırılmak isteniyorsa, öğretmenlerin öğretim alanı, mesleki formasyon ve genel kültür boyutlarında hizmet öncesi ve hizmet içi eğitim programları ile yeterli düzeye getirilmesi gerekir.
Öğretim materyallerinin yetersizliği: Nitelikli eğitim almamış zayıf öğretmenlerden bir de araç gereç ve öğretim materyali yetersizliği ile öğretim yapmaları istendiğinde, öğrencilerde öğretim amaçlarının gösterdiği davranışları geliştirmesi daha da zorlaşmaktadır. Öğretim materyallerinin yetersizliği öğretmenin öğretimi planlamasını, öğretim yöntemi seçimini ve sınıf içi davranışlarını etkiler. Öğretmene ve öğrenciye seçme hakkı tanımayan ders kitapları vb. materyallerin yetersizliği demokratikleşmenin önünde engeldir.
Program geliştirme çalışmalarının yetersizliği: İnsanın, bilimin ve teknolojinin gelişimine paralel olarak öğretim programlarının sürekli olarak geliştirilmesi gerekir. Öğretim programlarının bilimsel araştırmalarla sürekli olarak geliştirilmiyor olması da demokratikleşmenin önünde önemli bir engeldir. Özellikle son 20 yılda Türk Eğitim Sisteminde her kademe ve program türünde uygulanan eğitim programlarının bilimin ve teknolojinin gerekleri doğrultusunda hazırlandığı söylenemez. Demokrat insan, bilimsel yöntemlerle geliştirilmiş programlarla yetiştirilebilir.
Eğitim hakkından eşit yararlanamama ve fırsat eşitsizliği: Demokrasiyi hedeflemiş her ülke yurttaşlarının cinsiyet, ekonomik durum, kırsalda, kentte ya da farklı yörelerde yaşama, farklı etnik kökenden gelme, farklı ana diline sahip olma, bedensel ya da psikolojik farklılıklara sahip olma özelliklerine bakmaksızın en temel insan hakkı olan “eğitim hakkı”ndan eşit olarak yaralanmaları için fırsat ve olanaklar yaratmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti kuruluşunun ilk yıllarında devletin zor koşullarına karşın bu eşitliği sağlamaya çalışmış ve muhteşem insanlar yetiştirmiştir. Ne yazık ki bu gün Türk Eğitim Sistemi sanki demokratikleşmeyi engellemeyi hedeflemiş gibi çocukların önünü yalnızca dini eğitimde açmakta, ailesinin ekonomik durumu iyi olan çocuklar özel okullara gidebilmekte, kamu okulları öğretmenlerin çabasıyla ve zor koşullarda eğitim hizmeti verebilmektedir.
Okullaşmanın tamamlanamamış olması: Demokrasi eğitilmiş insanlarla beslenebilen, gelişip yaşayabilen bir yönetim ve yaşam biçimidir. Toplumda eğitilmemiş insanların artması o toplumun çok kısa sürede otokrasiye dönüşmesine neden olur. Zorunlu eğitimin zorunlu olmaktan çıkarılması, kesintili hale getirilmesi, çocuk işçiliği, kız çocuklarının evlendirilmesi, köy okullarının kapatılması, akademik programların imam hatip okullarına dönüştürülmesi, açık ortaokul ve açık lise uygulaması, resmi olarak sayısı tartışmalı olan sığınmacılar ve Türkiye’de doğan/büyüyen sığınmacı çocuklarının okullaştırılmaması, yoksullaşma sonucunda ailelerin çocuklarını okula gönderememesi gibi nedenlerle ülkede eğitilmemiş nüfus artmıştır. Hemen her gün çeşitli şiddet, öldürme, uyuşturucu olayları haber konusu olmaktadır. Demokrasiyi hedeflemiş ülkeler, yurttaşlarının en temel hakkı olan laik, bilimsel ve nitelikli eğitimi eşit olarak ve kamu kaynakları ile sağlamalıdır.
Halk eğitimi programlarının yetersizliği: Okullaşmanın tamamlanamadığı toplumlarda bu eksiklik halk eğitimi yoluyla giderilmelidir. Cumhuriyetin ilk yıllarında açılan Halk Evleri, Halk Odaları, Köy Kursları kapatılmış, bu gün halk eğitiminin hangi kurumun yönetiminde olduğu tartışmalı hale gelmiştir. Demokrasinin yaşaması ve gelişmesinde eğitimin kitlelere ulaşması çok önemlidir. Halkın eğitimi yetersiz olduğu zaman demokrasi ilkelerine uymayan liderlerin doymaz arzuları demokrasiyi kolaylıkla demogojiye ve despotizme götürür. Demokrasiye sahip çıkan ülkeler, halkın eğitimini bilimsel yöntemlerle planlamalı ve uygulamalıdır.
Eğitime ayrılan payın yetersizliği: Nüfusun ve eğitim teknolojisi olanaklarının artması eğitime daha çok kaynak ayrılmasını gerektirirken bu gün en büyük payın diyanet ve din eğitimine ayrılıyor olması demokratikleşmeyi engellemektedir. Eğitime ayrılan payın yetersizliği, ikili üçlü öğretime, birleştirilmiş sınıf öğretimine, kalabalık sınıflara, araç gereç yetersizliğine, niteliksiz öğretmen eğitimine, araştırma ve program geliştirme çalışmalarının yapılamamasına neden olmaktadır. Bu gün ülkenin düşürüldüğü ekonomik durum nedeniyle ne yazık ki çocuklar sağlıklı beslenme sorunu yaşamaktadır.
“Demokratik yaşam, demokrasiyi benimsemiş bireyleri gerektirir; demokratik tutumu benimsemiş bireyde düşüncelerini irdeleme, araştırma, yanlışını sınama davranışı görülür. Öğretmen demokratik tutum içinde olursa öğrencide de demokratik davranış gelişir”(Kuzgun,1985,s.139).
Yüce Atam,
Kurduğun ve bize emanet ettiğin Türk İstiklal ve Cumhuriyetine uzun yıllardır yapılmakta olan yıkım planlarına ve uygulamalarına karşı, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili gibi görünen dış güçler ve onun uzantıları iç düşmanları izliyoruz. Cebren ve hile ile kozmik odalara girildi, ordumun özgürlük, bağımsızlık ve cumhuriyet sevdalısı her düzeyden subayı, demokrat gazetecileri, cesur televizyoncuları, güçlü rektörleri, öğretim üyeleri, milletvekilleri ve parti başkanları vatan hainliği ile suçlanarak zindanlara atıldı. Millet, kurulan bu düzende işsiz, güvencesiz, fakr-ü zaruret içinde harap ve bitap düşmüş, yönetenlerin sadakasına muhtaç hale gelmiştir.
Yüce Atam,
Bütün bu ahval ve şerait içinde vazifemin Türk İstiklal ve Cumhuriyetini kurtarmak olduğunu, damarlarımdaki asil kanda bu kudretin var olduğunu biliyoruz.
“Özgürlük ve bağımsızlık bu ülkenin karakteridir”
Bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olan ülkelerin işgalinden, on milyon nüfusla Kurtuluş Savaşı vererek ülkemizi nasıl temizlediysek, seksen beş milyonla bunu yine ve daha güçlü yaparız.
Dünyada Mustafa Kemal Atatürk gibi deha yetiştirmiş başka bir ülke yoktur.
Kaynaklar
Gözütok, F. D. “Disiplin Sağlamada Öğretmen Davranışları” Ankara Üniversitesi EBF Dergisi. Cilt, 25, Sayı: 2 (ss.703-711) Ankara.1993.
Gözütok, F. D. Öğretim İlke ve Yöntemleri. PEGEM AKADEMİ. 9. Basım. Ankara. 2023.
Gülmez, M., İnsan Hakları ve Demokrasi Eğitimi. Milli Eğitim Basımevi. Ankara. 1994.
TDK. Türkçe Sözlük. Türk Dil Kurumu Basımevi. Ankara. 1969.
TDV. Demokrasi Nedir? Türk Demokrasi Vakfı. 1992.