Okullar 58 kitap eksikle eğitim öğretime başladı. Yıllardır eğitim uzmanları ve akademisyenlerin eleştirilerine karşı kitaplar dinci, gerici bir rejim ve nesil inşası doğrultusunda içerik değişimi yaşıyor.
Bütün bu süreci büyük özveriyle ders kitapları-eğitim programları üzerinde çalışan Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Eğitim Programları Bölüm Başkanı Prof. Dr. Fatma Dilek Gözütok ile konuştuk.
»Ders kitapları son yıllarda eleştirel ve bilimsel düşünceye dayalı içerikten hurafelerle dolu bir içeriğe dönüştü? Bu dönüşümü nasıl okumalı?
2004’de yazdırılıp, 2005 öğretim programına göre öğrencilere ücretsiz olarak dağıtılan ders kitaplarında sizin de vurguladığınız gibi eleştirel ve bilimsel düşünceye dayalı içerikten uzaklaşılmaya başlanmıştır. Bir reform çalışması gibi sunulan 2005 öğretim programları, önceki programların eksikleri, yaş grubunun ve çağın eğitim gereksinimleri belirlenmeden, program geliştirme bilim alanının ilkelerine uyulmadan uzman olmayan kişilere hazırlatılmış, program deneme uygulamasındayken kitaplar taslak programa göre yazdırılmış, eleştiriye fırsat verilmemiş ve yapılan eleştiriler kesinlikle dikkate alınmamıştır. 2005 programlarının uygulanmasıyla ilgili yapılan bilimsel araştırmaların tartışıldığı bir sempozyumu (MEB’in yapması gerekirken) değerli eğitimci merhum Hüseyin Hüsnü Tekışık Kayseri’de düzenlemiş, bildiriler kitap olarak yayınlanmıştır. Sunulan bilimsel araştırma sonuçları MEB tarafından göz ardı edilmiştir.
Bazı duyarlı velilerin “Bu program Türk Milli Eğitiminin hedeflerini gerçekleştirmede ve demokrasi kültürü oluşturmada yeterli değildir’’ iddiasıyla Danıştay’a dava açması sonucunda 2009’da Hayat Bilgisi 1-2-3 ve Türkçe 1-2-4-5’inci sınıf programları iptal edilmiştir. Bu dava sonuçları kitle iletişim araçlarında neredeyse hiç yer almamış, MEB iptal edilen programlara birkaç demokrasi sözcüğü ekleyip yeniden Talim ve Terbiye Kurulu’ndan yeni bir programmış gibi geçirmiş, kitaplarda bir değişiklik yapmadan işine devam etmiştir. Yenilikler getirdiği iddia edilen programlar bilgi yanlışları, yöntem yanlışları içermekteydi. Öğretmenler programı nasıl uygulayacaklarını anlayamadan, onlara yeterli hizmetiçi eğitim verilmeden bütün Türkiye’ye yaygınlaştırılan programda yer alan bazı teknik kavramlar bile anlaşılamadan 2012 yılına gelindi.
»Tabi 4+4+4 bu sene başlıyor? Kitaplar, okula başlama yaşı vs. eğitim nasıl dönüşüyor?
2012, 4+4+4 yapılanması, Türk eğitim sistemine vurulan ikinci ve büyük darbedir. Bu yapılanma ile 5 yaşındaki çocuklar; bu yaş çocuğunun özelliklerini bilmeyen, o yaş için yetiştirilmemiş öğretmenlere eğitsin diye, oturduğu zaman ayakları yere değmeyen sıralara, içi yanlışlarla dolu, adına “Uyum Kitabı’’ denen zihinlerini alt üst eden materyallere teslim edilmişlerdir. Çocuklarını 5 yaşında okula vermek istemeyen veliler fişlenmekle tehdit edilmiştir. Uyum Kitabı, bir grup akademisyen tarafından değerlendirilmiş ve makale ilköğretim online dergide yayınlanmıştır.
Zaten fiziksel, zihinsel ve duygusal gelişimi açısından okul olgunluğuna erişememiş bu çocuklara verilen kitaplardaki kavram yanlışları, Türkçe yanlışları ve çarpık görseller bir nesli imha etme projesi görünümü vermektedir.
Üst sınıflara çıktıkça da benzer hatalar kitaplarda yer almıştır. Uyduruk Atatürk anıları, hiçbir edebi değeri olmayan metinler, saçma sapan şiirler, yanlış hece bölmeler, görselle uyumu olmayan metin ya da şiirler çocuklara zarar vermek için hazırlanmış izlenimi veriyor.
»Bu süreçte Değerler Eğitimi ile birlikte okullarda dini değerler de anlatılmaya başlandı. Bu ne ifade ediyor?
Değerler Eğitimi adıyla hazırlanan program MEB ile Hizmet Vakfı arasında imzalanan bir protokol sonucunda Hizmet Vakfı’na hazırlatılmıştır. 39 sayfalık kitapçık, MEB Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü’nde çalışan 7 görevli tarafından imzalanmıştır. Programın içeriği toplumsal, ulusal ve ahlâki değerler yerine yalan yanlış anlatılan dini değerlerden oluşmuştur.
Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ve Hazreti Muhammed’in Hayatı kitaplarının içeriğinde yanlış bilgiler, yanıltıcı ve islam dinine saygısız görseller, Türkçe yanlışları, anlamsız karikatürler, Fetullah Gülen’in Türkçe Olimpiyatları amblemi bulunmaktadır. Bu kitaplarla çocuklara din eğitimi verilemez, dine ve dini sembollere saygı, Tanrı sevgisi öğretilemez. Bu yıl hazırlanmış bir Lise Tarih Program Taslağında Atatürk yok, Kurtuluş Savaşı verilmemiş, Türkiye Cumhuriyeti denmiyor, Cumhuriyet Türkiyesi deniyor, Osmanlı mutfağı, Osmanlı eğlencelerine uzun uzun yer veriliyor. Taslak, Talim ve Terbiye Kurulu tarafından onaylandığında bu programa uygun kitaplar yazdırılacak. Dördüncü sınıf Vatandaşlık ve İnsan Hakları kitabı binlerce yıl önce insan hakları diye bir kavram yokken ağızdan ağıza dolanan hikayelerden yararlanılarak yazılmış. İçinde kafa kesmeler, ayrımcılığın her türlüsü, kapağında bile kesik kafalara benzeyen baloncuklar var. Bu kitaplar bir şey öğretmek bir yana Sevgili Mahiye Morgül’ün anlatımıyla “Zihin Terörü” dür. Çocuklarımızın zihinleri bu kitaplarla terörize ediliyor.
»Darbe girişimi sonrası bazı ders kitaplarında Cemaat görsel ve içerikleri tespit edildi. Bu nedenle okullar kitaplardan yoksun şekilde açıldı. Bu aşamaya nasıl gelindi?
Ben söylemiştim demek çok ayıp bir şey. 2000’li yılların ortalarından beri eğitim bilimleri alanında çalışanlar olarak, dikkate almayacaklarını bile bile ‘’tarihe not düşüyoruz’ diye bu ve daha birçok yanlışı dergilerde, sempozyumlarda, toplantılarda, programında bize yer veren televizyonlarda söyledik ve yazdık. Hatta bu yüzden bazılarının hedefi olduk. Milli Eğitim Bakanlığı’nda görevliler bu Cemaat görsel ve içeriklerini şimdi mi fark etmişler? Komik bile değil…Bu aşamaya nasıl gelindi sorunuzu, “Beraber yürüdük biz bu yollarda” diye yanıtlayacağım.
»Ders kitaplarının, eğitim programının nasıl hazırlanması gerekiyor?
Program Geliştirme bir bilim alanıdır. Türkiye’de (15-20’si sağlam) 30’dan fazla Program Geliştirme profesörü, bir o kadar doçenti, yardımcı doçenti ve uzmanı var. Ekipler kurulur, ülkenin hedefleri doğrultusunda, çağın gereksinimine uygun programlar hazırlanır. Denenir, geliştirilir.
Kitap yazmak çok ciddi bir uzmanlık ve ekip işidir. Türkiye bu programları yapacak, deneyip geliştirecek insan kaynaklarına sahiptir. Yeter ki yönetenlerin amacı yıkmak değil yapmak olsun.
Türkiye yaşadığı bu musibetten ders almış olmalı. Demek ki neymiş? Türkçe programı halk eğitimi profesörüne, Hayat Bilgisi programı sosyal psikoloji profesörüne, Değerler Eğitimi Hizmet Vakfı’na, ders kitapları deneyimsiz isimlere bırakılmazmış…
Yayınlanma tarihi: 20.09.2016
SERBAY MANSUROĞLU Birgün gazetesi