Her ülke seçtiği yönetim biçimini benimseyen, savunan ve geliştiren bireyler yetiştirmek zorundadır. Cumhuriyet, demokrasi, bağımsızlık, üniter devlet olma özelliklerini temel ilkeleri olarak kabul eden Türkiye Cumhuriyeti hazırladığı ve
geliştirdiği öğretim programları, ders kitapları ve öğretmenleriyle bu değerleri yurttaşlarına öğretmeye çalışmıştır.
2002’de %34.28 oyla tek başına iktidar olan hükümet, 2005’de bir reformmuş gibi tanıtarak uygulamaya koyduğu ilköğretim 1-5. sınıf programlarıyla ulusal değerleri öğretmekten, Türk Milli Eğitiminin amaçlarını gerçekleştirmekten vazgeçmiştir. Türkiye Cumhuriyetinin eğitim felsefesi ve eğitim politikalarını yansıtmayan bu programların bazıları (bilinçli velilerin dava açması
sonucunda) Türk Milli Eğitiminin amaçlarına, ilkelerine hizmet etmediği, ulusal ve demokratik değerleri kazandırmada yeterli olmadığı için Danıştay 8. Dairesi tarafından iptal edilmiştir. (Hayat Bilgisi 1.2 ve 3. Türkçe 1.2-4.5. sınıf
programları) MEB bu iptal kararını yok sayarak iptal edilmiş programa 3-5 kazanım cümlesi ekleyip 2009’da yeni bir programmış gibi Talim ve Terbiye Kurulundan geçirmiş, iptal edilen programa hizmet eden ders kitapları ile işine devam etmiştir.
2002’de yönetime gelen hükümet, cumhuriyet karşıtı yazılar yazmış, konferanslar vermiş bazı kişileri Milli Eğitim Bakanı yaptı ve yıkım çalışmalarını başlattı. Başlangıçta yıllardır eğitim bilimleri alanında üniversitelerle ortak çalışmalar ve lisansüstü eğitim yaparak deneyim kazanmış kadroyu
yönetim görevinden uzaklaştırdı. Ardından yeterince deneyimi olmayan ya da ilgisiz alanlarda kariyer yapmış, hükümetin istediği her şeyi yapmaya hazır akademisyen ve öğretmenlerden ekipler kurdu. Bilimi dışlayan “dininin, kininin sahibi nesiller yetiştirme” amacını gerçekleştirmek üzere Türk Eğitim Sistemine darbe üstüne darbe vurulmuştur. Akademik çevrelerin düzenlediği
sempozyumlarda sunulan eleştirel bildiriler, program değerlendirme araştırmaları, eğitim fakülteleri kurul kararları, EPÖ Profesörler Kurulu raporları, demokratik kitle örgütlerinin çalışmaları, öğretmen meslek örgütlerinin direnişi, süreli yayınlarda çıkan yazılar, TBMM’de muhalefet partisinin mücadeleleri bu darbeleri engellemeye yetmemiştir. Kurulduklarında amaçlarını ve çalışmalarını pek açığa vurmayan dernek, sendika, vakıf vb. gerici anlayışa sahip
kuruluşlara Milli Eğitimin programları, Milli Eğitim Şûraları teslim edilmiştir. Bazı bilim kuruluşlarının bu amaçla oluşturdukları yan şirketlere ders kitapları hazırlatılmıştır. Okullara teknoloji desteği veriliyormuş, eğitim
çağdaşlaştırılıyormuş gibi yapılarak ülkenin parasal kaynakları ziyan edilmiş, okullar teknoloji mezarlığına döndürülmüştür.
Dünya ülkeleri içinde yalnızca %5’inin 5 yaşındaki çocukları ilkokula başlatması örnek alınmış “bütün dünyada var” yalanı ile çocuklar 5 yaşında ilkokula başlatılmıştır. Böylece 5 yaşında okula başlatılan çocuklara verilen zararların yanı sıra bir yandan okul öncesi eğitim, diğer yandan 8 yıllık kesintisiz
eğitim yok edilmiştir.
4+4+4 yapılanması, TEOG garabeti, seçimlik adı altında zorunlu hale getirilen din dersleri, sayısı hızla artırılan ve zorla öğrenci kaydı yaptırılan İmam Hatip Okulları, içi hurafelerle dolu Hizmet Vakfına hazırlatılmış Değerler Eğitimi
safsatası, Atatürk’süz, Kurtuluş Savaşsız Lise Tarih program taslağı, içi bilime aykırı yazılarla ve çocukların zihnini alt üst eden görsellerle, değerlerini yok eden iletilerle dolu kitaplar, çocuklara tecavüz edilen vakıfları savunan bakanlar, proje okullar, adı bile saçma temel liseler, İmam Hatiplere bağlı
anaokulları, Maarif Vakfı, eğitimi özelleştirme ve özel öğretim kurumlarına verilen devlet desteği, öğretim üyelerinin rektör seçme hakkının ellerinden alınması, akademik yıl açılışının sarayda yapılması, ilkokullardan başlayan Arapça dersleri, Türkçe olimpiyatları resimleri içeren din dersi kitapları,
askerleri aşağılayan resimlerle dolu ilkokul Türkçe kitapları, APO’nun doğum gününü takvimde buldurmayı isteyen 1. sınıf Matematik kitabı, PKK reklamı yapan, insan hakları öğretmek yerine şiddet iletileri veren, 4. sınıf İnsan Hakları Vatandaşlık ve Demokrasi dersi kitapları, kız ve erkek çocukları bir arada
görmeye katlanamayan bazı öğretmen ve yöneticiler, hatta devlet yöneticileri, Atatürk’e yapılan hakaretler, TBMM’deki resmine bile katlanamayan uygulamalar Türkiye Cumhuriyeti’nin kurduğu bilimsel eğitime vurduğu darbelerin hemen akla gelenleri.
Bu sorunlar ve daha birçokları yazıldı, tarihe not düşüldü, demokratik yollarla mücadele verildi. Bütün bu darbeler Türk milletinin Cumhuriyet, demokrasi,
bağımsızlık ve üniter devlet olma ilkelerine olan inancını yıkamadı. Ata’sına yapılan saldırılar Atatürk’ü daha iyi tanımaya yönlendirdi. Cumhuriyetin bayramları yasaklamalara karşın halk tarafından sokaklarda coşkuyla
kutlanıyor. İmam Hatiplere zorla yolladıkları çocuklarımızı bile “dindar kindar” yapamadılar. Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları 1923’de bu ülkeyi, eğitim sistemini nasıl yoktan var ettiyse, açılan yaraları onaracak, Cumhuriyet değerlerine yeniden ve daha deneyimli olarak sahip çıkacak güce ve inanca sahiptir.
Prof. Dr. Dilek Gözütok, Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi
Yayınlanma tarihi: 14.12.2016
PolitikYol Haber Sitesi