2019-2020 Öğretim Yılının Başlaması Nedeniyle Milli Eğitim Bakanlığına Ve Velilere Cumhuriyet Kadınları Derneğinin Uyarıları: Basın Açıklaması
Bildiğiniz gibi geçen hafta 2019-2020 Eğitim öğretim yılı başladı. Bir milyon öğretmen, 18 milyon kadar öğrenci ders başı yaptı. 17 yıldan beri çeşitli üst düzey görevlerde ülkeyi yöneten Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Eğitimde ve kültürde başarısız” olduklarını defalarca itiraf etmiştir. Bu basın
açıklamamızda son yedi Milli Eğitim Bakanının eğitim sistemini baştan başa değiştirme amacıyla eğitimi nasıl;
*Bilim dışılaştırdığın, özelleştirdiğini, dincileştirdiğini, Danıştay kararlarına uymayarak dini vakıf ve dernekleri okullara nasıl soktuğunu, okullarda Andımız’ı okutmayı engellediğini,
*Ne olduğu, kim olduğu anlaşılmayan kişilere kitaplar yazdırıp zararlı görsellerle donatıp çocuklara zihin terörü uyguladığını, FATİH projesi deyip paralarımızı nasıl çar çur ettiğini,
*Karma eğitim karşıtı uygulamalarını, açık öğretim adıyla çocukları nasıl örgün eğitim dışına attığını, yeterli öğretmen ataması yapmadığını, atadıklarını sözleşmeli ya da ücretli atadığını, öğretmenleri mülâkatlarda nasıl elediğini,
*Okullara mescit yaptırdığını, okulöncesi yaştaki çocukları Diyanetin eline teslim ettiğini, çocukları zorunlu olarak İmam Hatip Okullarına kaydettiğini,
*Okulları nitelikli/niteliksiz diye sınıfladığını, eğitime ayrılan bütçenin kısıldığını, taşımalı eğitim ile çocukları perişan ettiğini, kendi yaptığı (ABİDE, LGS, YGS) sınavlarda çocukların başarısızlığını anlatmayacağız. Cumhuriyet Kadınları Derneği olarak bunları yıllardır yaptığımız basın açıklamalarında, TV programlarında, açtığımız kampanyalarda, panellerde, çalıştaylarda, projelerde tartıştık hatta haykırdık. Bazıları için davalar açtık.
Ne yazık ki hiçbir uygulamalarından vazgeçmedikleri gibi son bir yılda “Eğitim sistemi çok kötü durumda, kıyameti koparmak lâzım!” diyen son Bakan, söylem ve uygulamaları ile 2004’de Talim ve Terbiye Korulu Başkanı iken Atatürk’süz, ulusal değerleri öğretmekten uzak, piyasacı programlarla verdiği zararları arttırarak sürdürüyor:
*Danıştay, kamusal eğitimin Devletin görevi olduğu kararını vererek STK’larla (dini vakıf ve derneklerle) ortak çalışmayı iptal etmesine karşın ufak tefek sözcük değişimleriyle yollarına devam etmektedir.
*Okulların %61’inde zaten kütüphane yok iken, niteliği tartışılan %39’undakini de drama atölyesine, öykü anlatma, seminer, folklor, robotik salonuna, diksiyon sınıfına dönüştürme çabaları bir yenilik gibi sunulmaktadır.
*17 yıl yapılan yanlışlar sonunda öğrenciler ulusal ve uluslararası sınavlarda yerlerde sürünürken, Fizik, Kimya, Biyoloji, Tarih, Coğrafya, Felsefe, Beden Eğitimi, Resim, Müzik gibi dersleri seçmeli, AHİM kararlarına rağmen Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi dersini zorunlu yapmaya çabalanmaktadır.
*Geliştirilen bir zekâ testinin (lansmanını yaptıktan sonra) bütün öğrencilere uygulanacağı Bakan tarafından açıklanmıştır.
*Anayasasında “Laik Devlet” yazan bir ülkenin Başkentinde büyük bir özel okulda velilere dini’ni soran bir bilgi formu uygulanmıştır.
Cumhuriyet Kadınları olarak bizim uyarılarımız velilere;
*Çocuğunuzun okulunda “Sosyal Çalışma” adıyla Dini Vakıf ve Derneklerin yaptığı uygulamalara çocuklarınızı yollamayınız.
*Çocuğunuzun okulunda kütüphane varsa bu kütüphaneyi zenginleştiriniz, yoksa Okul Aile Birliği kanalıyla kurmaya ve sahip çıkmaya çalışınız.
*Çocuğunuzun öğretim programını ve ders kitaplarını inceleyiniz. Çocuklarınıza neler öğretildiğini izleyiniz. Bu konuda çevrenizdeki kişilerden yardım alınız.
*Eğitim ve öğrenme ile bir özel durumu olmadıkça çocuğunuza zekâ testi yaptırmayınız. Zekâ, bireyin değişmez bir özelliği değildir, çocuğun etkileşimleri, aldığı eğitim hatta psikolojik etkileşimler çocuğun zekâ gelişimini etkiler. Çocuğunuzun zekâ puanına göre ayrıştırılmasına izin vermeyiniz.
*Okuldan doldurmanız için verilen formda varsa din sorusunu yanıtlamayınız. Lâik bir ülkede kimse kimseye inancını soramaz.
Saygılarımızla.
17 Eylül 2019
Prof.Dr.F.Dilek Gözütok CKD Eğitim Komisyonu Bşk.