Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi adıyla değiştirilen ülke yönetiminde
bakanlar artık cumhurbaşkanının ataması ile görevlendirilmeye başlanmıştır. 10 Temmuz 2018’de Eğitimde Psikolojik Danışma ve Rehberlik alanı profesörü,
Özel Maya Okulları sahibi Ziya Selçuk Milli Eğitim Bakanı olarak atandı. Üç ay
sonra 23 Ekim 2018 günü, cumhurbaşkanının da katılımı ve bir sunuş konuşması yapmasıyla “Eğitimde 2023 Vizyonu” raporu bakan tarafından sunuldu. Bir Eğitim Programları ve Öğretim bilim uzmanı olarak Ulusal Eğitim Derneği’nin de talebiyle aşağıdaki rapor hazırlanmıştır. Bu rapor, 17 Kasım 2018 günü Ulusal Eğitim Derneği’nin düzenlediği Cumartesi Konferanslarında tartışmaya açılmıştır. Bu toplantıda diğer konuşmacı Prof.Dr. Feyzi Uluğ idi.
Öğretmen Dünyası Aralık 2018/ Yıl:39/ Sayı:468/ ss.8-12
“Milli Eğitim Bakanlığı Eğitimde 2023 Vizyonu”
Prof. Dr. F. Dilek Gözütok
Eğitim Programları ve Öğretim E. Öğretim Üyesi
23 Ekim 2018 günü, “Eğitimde 2023 Vizyonu” Belgesi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk tarafından açıklandı. Toplantıya Bakanı atayan, eğitim konusunda bir art alanı olmamasına karşın yardımcı doçentliği, TEOG’u kaldıran, dindar-kindar insan yetiştirmeyi hedeflediğini söyleyen, rektör atayan, atama ölçütlerini değiştiren, kendisini ekonomist ve 40 yıllık siyasetçi olarak tanımlayan Cumhurbaşkanı da katıldı ve bir açılış konuşması yaptı.
Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan’ın açılış konuşmasından bazı cümleler:
*Eğitim-öğretim sisteminin hedefi, aklıselim, kalbiselim, zevkiselim sahibi bireyler yetiştirmek olmalıdır (s.5). (Kalbiselim: Tertemiz bir kalp. Her günahta kalbe bir nokta vurulur. Kalbiselim olan cennete gider.)
*2002’de göreve geldiğimizde ülkemizi üzerinde yükselteceğimiz dört sütunu; eğitim, sağlık, adalet, emniyet olarak ifade etmiştik (s.5).
* Bu anlayışla eğitim sistemimizin eksikliklerini gidermek, çağın gerektirdiği bir yapıya kavuşmasını sağlamak, birikmiş sorunlarına çözüm bulmak için büyük yatırımlar gerçekleştirdik. Altyapı konusunda atılan adımlar meyvelerini vermeye başlamıştır. Artık Türkiye’nin eğitim-öğretim alanında sıçrama yapma, nicelikten niteliğe bir şahlanışı ve hamleyi gerçekleştirme zamanı gelmiştir (s.5).
* 2023 Eğitim Vizyonu, sabır, emek, samimiyet ve fedakârlık isteyen uzun bir süreç olan eğitim-öğretim konusundaki atılım ve şahlanış stratejimizin yol haritasını ifade etmektedir (s.5).
*Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile birlikte etkinliği ve sorun çözme kapasitesi artan her bakanlığımız gibi Millî Eğitim Bakanlığı da, hayata geçireceği 2023 Eğitim Vizyonu’ndaki çalışmalarla Türkiye’nin önünde yeni ufuklar açacaktır (s.5).
Bakan Ziya Selçuk, resim, şekil ve şemalarla donatılmış 140 sayfalık 2023 vizyon raporunu ana hatlarıyla sundu.
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un konuşmasından bazı cümleler:
* Pedagoji, psikoloji, antropoloji, sosyoloji, nörobilim, ekonomi ve teknolojinin bize tanıdığı tüm imkânları kapsayan transdisipliner bir zemine ihtiyacımız var. Uzun zamandır milletçe şekilciliği, tek tipçiliği, rutinleri kutsamayan bir zemine duyulan bu özlemin fazlasıyla farkındayız. Bu vizyon belgesi böyle bir özleme verdiğimiz yanıtlardan müteşekkildir (s.7).
*Ailelerimizin çocuklarımız ortak paydasında buluşabilmesi adına desteklenmesi, 2023 Eğitim Vizyonunun temel beklentileri arasındadır. Unutmayalım ki dallar kökten çıkar. Ailelerin zaman, özne, nesne ve mekân ilişkilerinde gereken derinlik ve tasarruf bilincine sahip olmaları çocuklarının doğal biçimde yeşermelerine ve yetişmelerine imkân tanıyacaktır (s. 9).
* Çağımız eğitim kavram haritasında çok konuşulan kavramlardan biri olan müfredatı dünyanın en iyi tiyatro oyunu mecazıyla bağdaştırsak, sahneye çıkacak, replikleri okuyacak olanlar öğretmenlerimizdir. Türk Eğitim Sistemi’nde okullar arasındaki eşitsizliğin yüksek olmasından kaynaklanan sınav baskısı altında müfredat ne yazık ki araç olmaktan çıkmakta ve amaç hâline gelmektedir (s.9).
* Geleceğimize yön verecek vizyonumuz, müfredatı bilgiden beceriye, beceriden görgüye taşımayı hedeflerken, başarının anahtarı olarak öğretmen eğitimini, okullar arasındaki eşitsizliği asgariye indirmeyi ve dolayısıyla sınav baskısını azaltmayı ön koşul olarak görmektedir. İyi yetişmiş öğretmenlerin olduğu bir sistemde çerçeve müfredat yeterlidir. Usta bir öğretmen, müfredatı çocukların ihtiyacına göre anında yeniden inşa eder, fırsat eğitimi yapar (s. 9).
* Müfredat kelimesinin kökü “fert”ten gelir. O fert çocuktur, öğrencidir (s. 9).
* Sayın Cumhurbaşkanımızın bu süreçte verdikleri destek meselenin bir ülke, bir millet ödevi olduğunun açık bir göstergesidir. Dünya ülkelerindeki eğitim sistemlerinde gözlenen büyük değişimler hep büyük bir liderin imzasını taşımaktadır. Sayın Cumhurbaşkanımızın bu minvaldeki desteği ve ortaya koyduğu irade planladığımız dönüşüme ışık tutan tarihsel bir güvencedir (s.11).
Sayın Bakan, 2023 Eğitim Vizyonu Raporunda * “Önemli olan 2002’den bu yana gerçekleştirilen özellikle niceliksel başarı hikâyesinin üzerine yeni başarılar eklemektir. Bu doğrultuda 16 yıllık süreçte yapılanlara, ortaya çıkan ihtiyaçlar çerçevesinde yeni halkalar eklenecektir” (s. 23) diyerek AKP iktidarının eğitimdeki uygulamaları sürdüreceğinin sözünü vermektedir. * “Yeni yüzyılda zamanın ruhunu önemseyen yeni bir okul anlayışını eğitimle ilgili tüm aktör, STK’lar, eğitim sendikaları vb. kuruluşların işbirliği ile ortaya koymak önceliğimiz olacaktır.” ifadesi de MEB’in protokol imzaladığı Vakıflarla işbirliğini sürdüreceği anlamına gelmektedir.
* Planladığımız dönüşüm üç yıllık bir aşamalandırmayı içermektedir.(s.11)
– İlk safha olan 2018-2019 eğitim-öğretim yılı tasarım, simülasyon, öncü pilotlamalar ve yeniliklerin kısmi uygulamasıyla başlayacaktır.
– 2019-2020 eğitim-öğretim yılında ülke ölçekli pilotlamalar ve tasarımı biten eylemlerin uygulamaları gerçekleştirilecektir.
– 2020-2021 eğitim-öğretim yılında ise ana hedefler altında sıralanan eylemlerin tümünün hayata geçirilmesi ve bazı eylemlerin etki analizlerinin yapılması sağlanacaktır.
2023 Eğitim Vizyonu metni yukarıda örnek cümlelerde verildiği gibi bolca laf kalabalığı ve zaman zaman kavram yanlışları içermektedir. Vizyonun felsefesi bölümünde 2004’te Talim ve Terbiye Kurulu (TTK) Başkanı iken öğretim programını değiştirmenin gerekçesini PISA’da çocuklarımızın başarılı olmadığına bağlayan Selçuk, 14 yıl sonra, “Ne var ki 21. yüzyıl becerilerini ölçme iddiasındaki PISA gibi uluslararası çalışmalar dahi sadece eleştirel düşünce, akıl yürütme gibi bilişsel içeriklere yönelmekte, kısacası tek kanatla uçmaya yeltenmektedirler.” diyerek bir zamanlar göklere çıkardığı, yaptırdığı ve uygulattığı öğretim programlarının uygulanması sonucunda çocuklarımızın başarı düzeyinin daha da düştüğü PISA’yı küçümsemektedir.
2023 Vizyon metni, 1924, 1926, 1936, 1948, 1968, 1998 ve 2000 öğretim programlarının ve Türk Eğitim Sisteminin felsefesinden haberdar olmayan birileri tarafından yazılmış izlenimi vermektedir. 2023 Vizyonu raporu, 2005’teki küreselleşmenin programını ve adına “müfredat” dedikleri, 2017’de bütün eleştirilere karşın uygulamaya koydukları “Eğitimde Anadolu Modeli” metninin devamıdır. (Bu model, FETÖ Uzakdoğu İmamı Hüseyin Kara’nın kitabından alınmıştır.) Her cümle bol sözcükle kalabalıklaştırılmış, yapılacağı belirtilen eylemler kendisine sorulan soruya yanıt veremez durumdadır. Örnek:“Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde Millî Eğitim Bakanlığı olarak gerçekleştirmek istediğimiz dönüşüm adil, insan merkezli, öğretmen temelli, kavramda evrensel uygulamada yerli, esnek, beceri ve görgü odaklı, hesap verebilir, sürdürülebilir bir ilkesel duruş sergilemektedir.”
Özellikle parası olanın eğitimden yararlanabilir olduğu Türkiye’de eğitimde adalet nasıl sağlanacak? Bütün eğitim kurumları kamusal, parasız ve eşitlikçi olabilecek mi? İstediği lise programına yerleşemeyen ve örgün eğitim dışında kalan gençler (çağ nüfusunun 3/10’u açık liseye kayıtlı) yeniden sisteme alınacak mı?
“İnsan merkezli” ne demek? Eğitim merkezine başka hangi canlıyı alacaktı?
“Öğretmen temelli” derken ne demek istiyor? Ülkenin gereksinim duyduğu sayıda öğretmen ataması yapılacak mı? Uzaktan eğitimle öğretmene yüksek lisans kazandıracağını söyleyince yapılan iş, öğretmen temelli mi oluyor?
“Kavramda evrensel, uygulamada yerli” ne demek? Evrim kuramı gibi evrensel bir kuramı 2017 öğretim programına aldınız mı? Esneklikle neyi kastediyorsunuz? Zaten öğretim programları öğrencinin gereksinimine göre esnetilebilmelidir. Seçmeli derslerin, sanat derslerinin kaldırılması mı kastediliyor?
“Beceri ve görgü odaklı” ne demek? Eğitim, beceri ve görgü kazandırmadan yapılabilir mi?
“Hesap verebilir” ne demek? Halkın oylarıyla seçilmemiş, Cumhurbaşkanının atamasıyla görev almış bir bakan kime hesap verecek? Zaten Cumhurbaşkanı da “beğenmediğim bakanı alır, yerine yenisini atarım” demişti. Bir sistemin sürdürülebilir olması için bilimsel bulgulara dayandırılması gerekir. Bu Vizyon raporunda “yapılacaktır” diye belirtilen hiçbir önerinin bilimsel araştırmaya dayanmadığı açıktır. Ders süreleri kısaltılacaktır, teneffüsler uzatılacaktır, seçmeli dersler şöyle şöyle olacaktır… söylemleri hiçbir bilimsel bulguya dayanmamaktadır. Cumhurbaşkanının atadığı, kimilerinin eğitim, öğretim art alanı olmayan kişilerden oluşmuş bir grubun, bilimsel temeli olmayan, laf kalabalığıyla dolu, kendi görüşlerine dayalı amaçlarla çocuklarımız hakkında karar vermeye hakkı yoktur. Bir önceki bakan da öğrencilere “ders süreleri kısalacak” müjdesi vermişti.
Gelelim ilkesel duruş kavramına. Temel Eğitim Yasasında belirtilen Türk Milli Eğitiminin İlkelerine bile uymayan bir raporun ilkesel duruş sergileyeceği söylenemez. Çiğnenen birkaç ilke sıralayalım: Bilimsellik, genellik ve eşitlik, süreklilik, Atatürk İlke ve İnkılâpları vb.
2023 Vizyon metninden bir başka örnek: “Demokrasi ve ekonomiyle bütünleşmiş bir eğitim anlayışı, Türkiye’nin her alanda atılım hareketini başlatacağı ve sürdüreceği temel platformdur (s.10).” Bu metni yazanlar, ülkede halen demokrasi olduğunu, eğitimin demokrasi anlayışında olduğunu belirtiyor. Türkiye artık demokratik bir ülke değildir. Demokrasinin en temel ilkesi olan güçler ayrılığı yasama, yürütme ve yargı artık tek kişiye bağlanmıştır. Halkın oylarıyla TBMM’ye milletvekili olarak seçilen kişilerin yasa yapma, yapılan yasaya itiraz etme, 2 dakikadan fazla konuşma yetkisi yoktur. Bakanlar Cumhurbaşkanının istediği kişiler içinden atama ile görevlendirilir. Aldıkları kararlar nedeniyle Cumhurbaşkanına karşı sorumludurlar. Zaten Sayın Bakanın demokrasi anlayışı da tartışmalıdır. TTK Başkanı iken ulusal değerlerden, demokrasi kültüründen, Türk Milli Eğitiminin amaçlarına hizmet etmekten ve Atatürk’ten arındırılarak hazırlattığı Hayat Bilgisi 1-2-3. ve Türkçe 1-2-4-5. sınıf ders programları, bir velinin açtığı dava sonucunda Danıştay 8. Dairesi tarafından bu nedenlerle 2009’da iptal edilmişti. Birkaç demokrasi cümlesi ve Atatürkçülük konuları programa bu nedenle eklenmişti. “Demokrasi ve ekonomiyle bütünleşmiş bir eğitim anlayışı” ifadesinin somut adımları beklenmektedir.
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, 2023 Vizyonu raporunda esnek, modüler, daha az ders saati ve çeşidinin olduğu bir müfredat hazırlanacağını bildirmiştir. Vizyon raporunu hazırlayan ekipte uzmanlık alanı Eğitimde Program Geliştirme olan yetkin bir bilim insanı bulunsaydı raporda bu ifadeler yer almazdı. Çünkü:
1) Özellikle Türkiye gibi büyük bir ülkede, merkezde hazırlanan bir eğitim programı uygulanıyorsa bu program zaten esnek olmalıdır. Kırda, kentte, büyük kentte, bir önceki bakanın bile nitelikli-niteliksiz okullar etiketlemesi yaptığı okulların var olduğu durumda öğretmen, eğitim programını öğrencisine uyarlayabilmeli, esnetebilmelidir. (2017 “müfredatına” zaten program denemez.)
2) Modüler Program, bir program hazırlama tekniğidir. Örgün eğitimin her kademesinde modüler program tekniğinin kullanılabilirliğine teknik ekipler çalışma yaparak karar vermelidir. (2002 yılına kadar Kız Teknik Eğitimde Prof. Dr. Hıfzı Doğan hocamızın başkanlığında bu konuda önemli çalışmalar yapılmıştır.) Bakanlıkta oluşturulan ekip böyle bir programı hazırlayamaz. Eğer modüler programa geçmek gerekiyorsa, alan uzmanlarının, ölçme değerlendirme, eğitim teknolojisi, eğitim psikolojisi ve program geliştirme uzmanlarının istihdam edildiği Bakanlığa bağlı bir AR-GE birimi kurulmalı, bu kişilere “Modüler Eğitim Programı Nasıl Hazırlanır?” eğitimi verilmeli ve modüler program çalışmaları başlatılmalıdır.
Özgeçmişinde Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi‘nde lisans ve lisansüstü eğitim aldığı yazan bir kişinin “müfredat” (eğitim programı), “modüler program”, “pilotlama” (pilot uygulama/deneme uygulaması) “çocuğun kendi içinde saklı olan müfredat açığa çıkacaktır” gibi temel kavramları yanlış kullanmaya ve yanlış kullanılmasına izin vermeye, bu kavramsal yanlışları yaymaya hakkı yoktur.
Yıllardır Türkçe yayımlanan eğitim bilimleri kitaplarında bile (F. Varış, 1968) bireysel farklılıklar, bireysel farklılıkların etkileyicileri, öğretmene düşen sorumluluklar bilimsel temellere dayalı olarak anlatılmıştır. Bu gün yeni bulunan bilgi değildir.
3) Daha az ders saati ve çeşidi ifadesinin bilimsel araştırmalara dayandırılması gerekir. Cumhurbaşkanının atadığı bir bakanın, eş dost, bir zamanlar ortak sınavlara girmiş eski arkadaş, kuzen, kendisini bir yerlere getiren başkandan oluşmuş, bir özel okul işletmiş psikolojik danışma ve rehberlik profesörünün “çocuklarımıza daha az şey öğretelim, şu dersi öğretmeyelim, yerine şunu öğretelim, dersleri yarı yarıya azaltalım, bu dersi sertifikaya bağlayalım” deme hakkı olmasa gerekir. * Millî Eğitim Bakanlığının “Öğrenme Analitiği Platformu” kuracağı, böylece süreç ve işlev çözümlemeleri sonucunda bir sistem entegrasyonu ve tasarımının hayata geçirileceği; geçmiş kararlara yönelik objektif değerlendirmeler ve hem de geleceğe yönelik gerçekçi planlar yapılacağı; okul performanslarından öğretmenlerin meslekî gelişim ihtiyaçlarının belirleneceği; müfredatların etkinliğinin ölçülmesinden fiziki kapasite ve personel ihtiyaçlarının analizi; öğrencilerin bireysel performanslarına yönelik kararlar verilebilecek tüm süreçlerin değerlendirileceği ve gerekli aksiyonların zamanında alınacağının mümkün olacağı belirtilmektedir. Öğrenme Analitiği Platformu’ndaki araçlarla öğrenci gruplarının performansları ve okulların katma değerleri hakkında açıklayıcı, tahmine yönelik ve tavsiye niteliğinde analiz ve simülasyonlar yapılabilecek, böylece olası kararların yol açabileceği risklerin anlaşılması sağlanacaktır denmektedir. * Bakan Bey “Okul yöneticilerimizin yetki ve sorumluluklarını kısmen artırıyoruz. Önümüzdeki süreçte tüm yöneticilerimizin ehliyet ve liyakat temelli olması konusunda ülke çapında bir bakış açısını da paylaşmış olacağız” dedi. Bu ülkede okul yöneticilerini atama; yöneticilik eğitimi almaya ve sınavda başarılı olmaya, kısaca liyakata dayalı iken, 2002’den beri bu uygulama değiştirilmiş bir partiye, bir sendikaya üye olmaya ya da başka şeylere dayalı yönetici atamaları yapılmaya başlanmıştır. Sayın bakan yöneticilerimizin ehliyet ve liyakat temelli olması bakış açısını paylaşmak derken ehliyeti ve liyakatı olmayan yöneticileri yönetim görevinden alacağız mı demektedir? Kendi yardımcılarını ve çalışma ekibini bu ölçüte göre mi seçmiştir? Liyakatı olmayan yöneticileri görevden alma yetkisi var mıdır? Toplantıda konuşan Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan, “Öğretmen sayımızı 920 binin üzerine çıkardık. Hiçbir eğitim kademesinde derslerin boş geçmemesini temin ettik. Ders kitaplarını tüm öğrencilere ücretsiz olarak veriyoruz.” demiştir. 920 bin öğretmenin son 17 yılda atananlarının yüzde kaçının din kültürü öğretmeni olduğu, yeni yapılan okulların yüzde kaçının imam hatip olduğu da belirtilmelidir. Boş geçmeyen derslerin yüzde kaçı ücretli ve sözleşmeli olan sosyal güvencesi yetersiz kişilerle doldurulmuştur? Bakanlık tarafından yazılan ve basılan TTK başkanının EDAM’ına çizdirilen, EDAM’ın yazarlarından metinler alınan, içi yanlış iletilerle dolu kitapları biz incelemekten, rapor yazmaktan ve dava etmekten yorulduk. (Açtığımız davalar reddedildi ama belirttiğimiz yanlışlardan bir kısmının eleştirilerimiz doğrultusunda düzeltildiğini gördük.)
Konuşmalarında FETÖ dershanelerinden, 15 Temmuz darbe girişiminden de söz eden Cumhurbaşkanı, üzerinden iki yıldan fazla zaman geçmesine karşın paralel eğitim sisteminin varlığını sürdürdüğünü, bu sorunu gerçekçi bir şekilde çözmüş olacaklarını belirtmiştir. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Öğretmenlik meslek kanunu hazırlanıp çıkarılacağını, sözleşmeli öğretmenliğin yeniden düzenlendiğini, halen 4+2 olmak üzere 6 yıl olan sözleşme süresinin 3+1 4 yıla indirileceğini, öğretmenliğe kabulde uygulanan pedagojik formasyon şartının kaldırılacağını, artık bu eğitimi bakanlığın vereceğini, halen ihtiyarî olan anaokulu eğitiminin de gerekli altyapıyı oluşturduktan sonra zorunlu hale getirileceğini” söyledi. Bu sözlere bakarakhastanelere ve çok sayıda kamu kurumuna atanan din görevlileri için hemen kadrolar verilirken, öğretmen atamalarının daha uzun süre ücretli/sözleşmeli olarak yapılacağı, çok sayıda okulöncesi eğitim yaşındaki çocuğumuzun daha uzun süre cemaatlerin, imam hatip okullarının elinde olacağı yorumu yapılabilir.
Erdoğan,” Eğitimde çok ileri gidip ekonomide çok geri kalmış toplum örnekleri bulmanın pek mümkün olmadığını” belirtmiştir. Bu cümleyi ekonomideki ve eğitimdeki durumun itirafı olarak görebiliriz. Demek ki “dindar, kindar nesiller” hedefleyerek, öğrencileri ya imam hatibe ya açık öğretime ya da ne olduğu belli olmayan temel liselere mecbur ederek eğitimde ve kültürde ileri gidilmiyormuş. Erdoğan 2023 eğitim vizyonunun işe insandan başlıyor olmasını isabetli bulduğunu da belirtmiştir. Bu vizyonun “insan merkezli, öğretmen temelli” olduğunu vurgulayan Bakan Bey2004’te TTK Başkanı iken uluslararası Danışmanlar ve şirket görevlileri ile yapılandırdığı 2005 programının vizyonunu “Küreselleşme” olarak belirlemişlerdi.2005 programında konstrüktif öğrenme, çoklu zeka, kuantum, az bilgi özdür, öz değerlendirme, akran değerlendirme, yapılandırılmış gridkavramları merkeze alınmışken, 2023 vizyon raporunda Tasarım – Beceri Atölyeleri, Müfredatın çocukların ilgi, yetenek ve mizaçlarına göre düzenlenmesi, zorunlu ders saat ve çeşitlerininazaltılması, esnek ve modüler bir ders çizelgesi,öğrenme analitiği platformu, yeterlik temelli değerlendirme “Öğrenci Başarı İzleme Araştırması”, ‘e-portfolyo’ kavramları hakim olmuştur.
Üniversitelerin bilimselliği hemen her gün yaşanan akıl almaz uygulamalarla gündeme gelirken acaba Sayın Bakan öğretmenler ve okul müdürlerine yüksek lisansı nerede ve nasıl vermeyi planlıyor? Başarılı öğretmenleri yurt dışına gönderme, okul yöneticiliğine atanmada liyakat temelli bir değerlendirme, öğretmenlerin belirlenmesinde ve atamada uygulanan mülâkat yöntemiyle mi yapılacak?
Öğrencilere kariyer rehberliği sistemi geleceği, psikolojik danışma ve rehberlik hizmetlerinin yeniden yapılandırılacağı, Türk kültürüne özgü tanılama (!), yönlendirme, yetkinlik araçları yapılandırılacağı, rehberlik araştırma merkezlerinin (RAM) yeniden yapılandırılacağı, Millî Eğitim Sistemi’nde çocukların mizaç, ilgi ve yeteneklerine uygun eğitim alabilmelerine imkân veren bir sistem oluşturma çalışmaları kapsamında erken çocukluktan ortaöğretimin sonuna kadar işlevsel bir Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik (PDR) yapılanması kurulacaktır. Bunları söyleyen PDR profesörü sayın bakanın bu gün halen PDR kadrolarını dolduran farklı alanlardan mezun olmuş kişilerle ilgili düşünceleri nelerdir acaba? Onlara 9 mizaç öğretmek yetecek mi?
Özel gereksinmeli çocukların tespiti için Türkiye genelinde taramalara başlatılacağı, yerel yönetimlerin özel eğitim birimleri kurmasının teşvik edileceği, özel gereksinimliçocuklarımız için mobil eğitim setleri oluşturulacağı, özel mevzuat çıkarılacağı, desteklenmeleri için bir kurul oluşturulacağı, bilim sanat merkezlerinin yeniden yapılandırılacağı, özel yetenekli öğrencilerin eğitiminde okul ve eğitim sistemindeki uygulamaların iyileştirileceği, müfredatta seçmeli derslerin yer alacağı, özel yeteneklilerin eğitimine yönelik lisans ve lisansüstü öğretmen yetiştirme programları güncellenerek yayılımın sağlanacağının gerekli olduğunu bugün eğitimle ilgili her birey söyleyebilir.
Örgün eğitim sistemi içinde yalnızca imam hatip ortaokullarının varlığının sürdürüleceği, vakıflarla imzalanan protokollere göre yapılacak sosyal, kültürel ve sportif etkinliklerinin izleneceği,özel öğretim kurumlarının daha esnek ve amaca yönelik bir yapıya evrileceği belirtilmiştir. Cumhurbaşkanının rehberlik ettiği, bir özel öğretim kurumu sahibi iken bakanlığı atanmış bir kişiden de bu açıklamalar beklenirdi.
2023 Eğitim vizyonu raporunda, “Yabancı dil öğreniminde kademelere göre farklı öğretim yöntemleri uygulanacağı, yabancı dil öğretmenlerine yüksek lisans ve uluslararası sertifika imkânı sağlanacağı, okul ve program türlerine göre farklı dil becerilerinin ön plana çıkarılacağı, yabancı dil öğrenimi dijital platformları kurulacağı, yabancı dil öğreniminde erken yaş çocukları için oyun, hikâye, karaoke kullanılacağı” gibi akla gelebilecek her konuya eğitim bilimlerinin temel bir kavramı olan “öğrenim” kavramı yanlış kullanılarak yer verilmiştir.
Bir özel okul sahibiyken bakanlığa atanan Selçuk’un velilere, öğretmenlere verdiği seminerler internetten izlendiğinde bu vizyon raporunun dili biraz anlaşılacaktır. İzleyenlerin dikkatini çekmek, onları güldürmek için “çocuğu uykudan kaldırıp okula göndermek kırımdır”, “çocuğu bir uzmana değil bir azmana götürün”, “çocuk fazla nazardan zehirlenir”, “özgüven öğretmenin verebileceği bir şey değildir” ve daha birçok akla mantığa sığmaz ifadeler görülecektir. Okulunda ne söylemiş olursa olsun bir bakan olarak, göreve yeni atandığında eğitimde yapılanlara bakarak “kıyameti koparmalıyız” diyen bir Milli Eğitim Bakanının yapmak zorunda olduğusorumlulukları vardır. Bir toplantıda “2003-2004’lerde MEB’de çalıştık. Allah affetsin” demişti. Bir ülkenin eğitim sistemine zarar vermek, bakan olarak yanlışları düzeltme sorumluluğunu yerine getirmemek Allah’ın affedeceği bir günah değil, kendisini bu mevkilere getirmiş cumhuriyete olan sorumluluğudur.
Milli Eğitim Bakanının Hemen Yapması Gerekenler:
- MEB bünyesinde akademik olarak yetkin ve uygulamanın içinden olan kişilerden oluşan, eğitimde program geliştirme, ölçme ve değerlendirme, eğitim teknolojisi, psikolojik danışma ve rehberlik, özel eğitim araştırmaları yapacak bir AR-GE kurmak.
- 2017 programını iptal etmek, bu programa uygun yazılmış bilim dışı, laikliğe aykırı, yanlış ve örtük iletiler içeren kitapları toplatmak.
- 4+4+4 yapılanmasını değiştirmek, okul öncesini de zorunlu hale getirerek 1+8+3 yapılanmasını getirmek. Yeniden köy okullarını ve YİBO’ları açmak. İmam hatip ortaokullarını akademik ortaokula dönüştürmek. Dinî cemaatlerin eline düştüğü araştırmalarla belirlenen çok sayıda çocuğu kurtaracak çalışmalar yapmak bu çocukları eğitim sistemi içine almak. 4-6 yaş aralığındaki çocukları diyanetin açtığı kurslardan alarak MEB okulöncesi sisteme katmak.
- Sekizinci sınıfı tamamlayan öğrencilerin ilgi, istek ve yetenekleri doğrultusunda eğitim alabilmeleri, istemedikleri programlara ve açık liseye kaydolmak zorunda kalmamaları için gerekli lise türleri planlamak.
- MEB’in Vakıflarla imzaladığı protokolleri iptal etmek. Vakıfların, imam hatip okullarının açtığı okulöncesi eğitim kurumlarını kapatmak.
- Ücretli ve sözleşmeli olarak çalışan öğretmenlere kadro vermek ve okulların ihtiyaç duyduğu sayı ve alanda öğretmen atamak.
- Hizmetteki yöneticilere, öğretmenlere ve rehber öğretmenlere nitelik kazandıracak çalışmalar ve eğitimler planlamak.
- Anayasaya ve Tevhid-i tedrisata aykırı olarak yapılanmış temel lise, medrese, sıbyan okulu, özel okul gibi bilim dışı, eşitlik ilkesine ve laikliğe aykırı kurumları MEB sistemi içine almak.
- Türkiye Cumhuriyetinin kurucu Mustafa Kemal Atatürk, temel değerlerimizden İstiklal Marşı, Andımız, Milli Bayramlarımız vb.’ne gereken önemi vermek.
- Suça sürüklenmiş çocuk ıslâh evlerindeki 18 yaş altı çocuklar, anneleri tutuklu ya da hükümlü olduğu için ceza evinde kalmak zorunda olan çocuklar ve uyuşturucu sektörünün eline düşmüş çocuklar için projeler oluşturmak.
- On sekiz yaş altı iki milyona yakın Suriyeli çocuğu dini örgütlerin elinden kurtaracak planlamalar yapmak.
- Üniversitelerde niteliği sorgulayacak, bilimsel ölçütler getirecek bir üniversite yasası önermek.