Cumartesi, Ekim 05, 2024

BİLDİRİLER

2017 ÖĞRETİM PROGRAMI TASLAĞINA ELEŞTİRİLER

Prof. Dr. Dilek Gözütok

Eğitim Programları ve Öğretim E. Öğretim Üyesi

2005’den beri (2005, 2009, 2012, 2015) mevcut programların, Program Değerlendirme İlkeleri dikkate alınarak bilimsel yöntemlerle değerlendirilmeden,   hemen hemen her Milli Eğitim Bakanı değişikliğinde gerekçesi de belirtilmeden yenilenmesi, eğitim sistemine büyük zararlar vermiştir. Her yeni yapılan programın ülkedeki okulların alt yapısına uygunluğunun ve öğretmenlerin hizmet içi eğitim durumlarının çok boyutlu olarak belirlenmemiş olması, yetişmekte olan çocuklara ve gençlere, dolayısıyla ülkeye büyük zararlar vermiştir.

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), 2015’de taslak olarak bir program hazırlamış, pilot uygulama yapmadan 2016-2017 öğretim yılında ilkokul 1, ortaokul 5 ve ortaöğretim 9. sınıflarda uygulamaya başlamıştır. Uygulamaya başladığı bu programı hiçbir gerekçe göstermeden, 2017’de değiştireceğini, yeni bir taslak program hazırladığını 6 Ocak 2017’de açıklamıştır. 1-12. sınıfları kapsayan bu taslak programı, 10 Şubat 2017’ye kadar ilgililerin eleştirisine açtığını, Şubat ayında kitapların yazılacağını, 2017-2018 öğretim yılında bütün Türkiye’de uygulanacağını belirtmiştir.

MEB’in eleştiriye açtığı “Program Taslağı”na ilişkin eleştiriler:

1.Program değişikliğinin gerekçesi belirtilmemiştir.

Bir ülkenin öğretim programını değiştirmek ciddi bir iştir. Hukuk sistemi için yasalar ne ise,eğitim sistemi için de prgramlar odur. Yanlış yasalarla adaleti, yanlış programlarla eğitimi sağlayamazsınız. Öğretim programı demek, ülkenin yetiştireceği insanın özellikleri demektir. Bilimde, teknolojide, toplumsal yaşamda, ülkenin politik felsefesinde ve uzak hedeflerinde meydana gelen değişmelere, dünyadaki değişmelere, bireyden beklenen özelliklerin değişmesine paralel olarak bilimsel yöntemlerle araştırmalar yapılmalı, bu araştırmaların sonuçlarına göre programlar geliştirilmelidir. Türk eğitim sisteminde uygulanan bütün öğretim programlarının hazırlanma gerekçeleri vardır. 2005 programının hazırlanma gerekçeleri olarak da PISA, TIMMS gibi uluslararası sınavlardaki başarısızlık ve eğitimde “reform” yapma ihtiyacı gösterilmiştir. 2017 programının ise gerekçesi yoktur.

2.Uygulanmakta olan programın olumlu ve olumsuz yanları, eksikleri bilimsel araştırmalarla belirlenmemiştir.

Program geliştirme, bilimsel yöntemlerle çalışan bir bilim alanıdır. Uygulanmakta olan programlar, belirlenen “Program Değerlendirme Modelleri”nin biriyle ya da oluşturulacak karma bir modelle, güvenilir ve geçerli ölçme araçlarıyla, program geliştirme uzmanları, öğretmenler ve ilgililer tarafından gözlemlenir, sonuçlar doğrultusunda ya program olduğu gibi uygulamaya devam edilir, ya programda iyileştirmeler yapılır ya da programın uygulaması durdurularak elde edilen araştırma bulguları doğrultusunda yeni program hazırlanır. Her yeni programın deneme uygulaması yapılır, deneme uygulaması sırasında değerlendirilir, öneriler programa yansıtılır, öğretmen eğitimleri yapılır ve program ülke çapında uygulanmaya konur (Türk eğitim tarihinde bu aşamalar izlenerek hazırlanmış ‘modern fen programları’, ‘1968 İlkokul Programları gibi program örnekleri vardır). 2016’da yine hiçbir gerekçesi olmadan hazırlanan ve Bakanlık emriyle uygulamaya konan öğretim programı henüz bir dönemdir uygulanıyorken ve üzerinde henüz hiç bir değerlendirme yapılmamış olduğu halde, 2017’de yeni bir taslak önerilmektedir.

3.Dünyada ve Türkiye’de çağ nüfusundan beklentiler, bilimdeki ve teknolojideki gelişmelerin gerektirdiği öğrenme alanları ve yeterlik düzeyleri doğrultusunda eğitim ihtiyacı belirleme araştırmaları yapılmamıştır. PISA, TIMMS gibi uluslararası sınavlarda yaş grubunda ölçülen yeterlikler ölçüt olarak alınmamıştır.

Uluslararası sınavlardaki başarısızlık gerekçe gösterilerek 2005’de aceleyle hazırlanan, 2009’da, 2012’de, 2015’de bilim dışı yöntemlerle değişiklikler yapılarak uygulanagelen öğretim programları, gençlerimizin uluslararası sınavlardaki başarısını 2002’ye göre daha da aşağıya çekmiştir. Kimlere hazırlatıldığı açıklanmayan bu programların öğrencilere kazandırması belirlenen hedefler ve bu hedeflere hizmet etmek üzere yazılan ders kitapları, PISA türü sınavların ölçtüğü yeterliklerin 1., 2., az seviyede 3. ve çok az seviyede 4. düzeyi ile uyum göstermektedir. Uluslararası sınavların ölçtüğü özellikler 6 düzeydedir. Programlarımızda, kitaplarımızda bile hedeflemediğimiz özellikleri öğrencilerimize kazandırmamız mümkün değildir. Sonuç olarak, bu programlarla yetiştirdiğimiz öğrencilerimiz okuduğunu anlamamakta, OECD ülkeleri içinde yıllardır ancak son sıralarda yer alabilmektedir.

4.Program taslağının 2017-2018 öğretim yılında, deneme (pilot) uygulaması yapılmadan uygulanacağı kararlaştırılmıştır.

Yenilenen her programın deneme uygulaması yapılmalı, deneme uygulaması sırasında bilimsel veri toplama araçları kullanılarak, programın işleyişi değerlendirilmelidir. Son 10-12 yılda, yalnızca 2005 programının deneme uygulaması yapılmıştır. Ancak, deneme uygulaması tamamlanmadan ve bilimsel yöntemlerle değerlendirilmeden ders kitapları yazılmış, yine bilimsel gerçeklere aykırı bir biçimde, yenilikler getirdiği iddia edilen bu program, 1, 2, 3, 4 ve 5. sınıflara aynı anda uygulanmıştır. Sarmal olduğu, her sınıfta aşamalı olarak gelişme sağlayacağı belirtilen bu program, beş sınıfta aynı yıl uygulanmıştır. Programın geliştireceğini iddia ettiği beceri ve yetkinlikleri ilk sınıflarda almayan çocuk 3., 4.,  ya da 5. sınıfta bu programla karşı karşıya kalmıştır.

5.Taslak program diye hazırlanan metin, program geliştirme ilkelerine uygun hazırlanmamıştır ve “Öğretim Programı” özelliği taşımamaktadır.

*Programın hedefleri/kazanımları, hedefler hiyerarşisine aykırıdır; ülkenin uzak hedeflerine, eğitim felsefesine aykırıdır.

Eğitimde “Program Geliştirme” dersi alan her öğretmenin, her eğitim uzmanının bildiği gibi eğitim hedefleri, uzak hedefler, genel hedefler ve özel hedefler olarak aşama aşamadır. Uzak hedefler, ülkenin eğitim felsefesi demektir (Yurtta sulh, cihanda sulh; En hakiki mürşit ilimdir; Muasır medeniyetlerin fevkine ulaşmak, gibi). Genel hedefler Türk Milli Eğitiminin ve okulların hedefleridir. Özel hedefler ise disiplin alanlarının, derslerin, konuların hedefleridir ve öğrenci yeterliklerine dönüştürülecek bilişsel, duyuşsal ve psikomotor kazanımlardır. En uçtaki kazanımın bir üstteki ve daha üstteki hedeflere hizmet etmesi gerekir. “Yurtta sulh cihanda sulh” hedefini benimsemiş bir ülkenin öğretim programında “cihat” öğretileceği hedeflenmez. Temel Eğitim Yasası’ndaki genel amaçlarda “bilimsel düşünce gücüne sahip” olmayı hedeflemiş bir ülkenin öğretim programından “Evrim Kuramı” kaldırılmaz. Temel ilkelerinden biri “Atatürk İnkılâp ve İlkeleri ve Atatürk Milliyetçiliği” olan bir ülkenin öğretim programından Atatürk konusu azaltılmaz.

* Kazanımlar, alt düzeyde ve bazıları da teknik olarak yanlış ifade edilmiştir.

Örnek: “Yaşadığı yeri bilir”, “Atatürk’ün hayatını bilir”. İki kazanım da alt düzeydedir ve ikincisinde “Atatürk’ün sadece doğum yeri, anne ve babasının adı, ölüm yeri ve Anıtkabir üzerinde durulur” denmektedir.

Örnek: “Aile ve toplumun temel değerlerine sahip olur”, “Kişisel bakım becerilerini geliştirir”. Sahip olma, geliştirme vb. ifadeler süreç ifadeleridir. Oysa eğitimin amaçları/hedefleri/kazanımları, öğrencinin eğitim süreci sonunda edinmiş olacağı son yetkinliklerdir.

*İçeriğin düzenlenmesinde bilimsel yanlışlar, eksikler ve sıralama hataları yapılmıştır.

Örnek: 9-11 Tarih Dersi program taslağı tarihi çarpıtmalarla doludur. Kurtuluş Savaşı, Çanakkale Zaferi vb. birçok önemli tarih konusu neredeyse yok sayılmıştır.

Örnek: 12. sınıf Peygamberimizin Hayatı Dersinin 1. ünitesi “Raşit Halifeler”dir. Halifeler ve dönemleri Peygamber’in ölümünden sonraki yılları kapsar. Peygamberimizin Hayatı  Dersinin kapsamı dışındadır.

*Taslak program, Temel Eğitim Yasası’nda yer alan “Türk Milli Eğitiminin Genel Hedefleri”ne ve “Milli Eğitim İlkeleri”ne hizmet etmemekte, bazılarına ters düşmektedir.

Bu metin, Laiklik İlkesi, Bilimsellik İlkesi, Atatürk İnkılap ve İlkeleri, Atatürk Milliyetçiliği, Demokrasi Eğitimi, Süreklilik, Planlılık,Yöneltme İlkesi vb. gibi ilkelere hizmet etmeyen bir program taslağıdır.

*Program taslağında “Eğitim Durumları” ve “Değerlendirme” boyutları olmadığı için öğretmene ve bu programa öğretim materyali hazırlayacak kişilere kılavuzluk etme özelliği taşımamaktadır.

Bir öğretim programı, özellikle Türkiye’de olduğu gibi farklı kaynaklardan (eğitim fakülteleri, öğretmenlik sertifikası, ücretli öğretmen, farklı alanlarda yetişmiş kişiler vb.) öğretmen istihdam eden ülkelerde, öğretmene kılavuzluk edecek yeterlikte olmalıdır. 1990’lı yıllarda Milli Eğitim Bakanlığının benimsediği modele göre öğretmene kılavuzluk edecek bir öğretim programı (1)amaçlar/hedefler/kazanımlar, (2)içerik/üniteler/konular, (3)eğitim durumları/öğrenme yaşantıları ve (4)değerlendirme boyutlarından oluşturulmalıdır.

6.Bu program taslağını 1000 kadar uzman ve öğretmenin hazırladığı  belirtilmiştir. Bu kadar büyük yanlışlar yapan, ülkenin geleceği ile oynayan bu kişilerin akademik, bilimsel ve mesleki özelliklerini bilmek kamuoyunun hakkıdır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir