Cuma, Ekim 04, 2024

YAYINLANAN YAZILAR

19. MİLLİ EĞİTİM ŞURASI KARARLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ

2014 yılı sonlarına doğru, ülkeyi yönetenler, meydanlarda ve kitle iletişim araçlarında:

●       “Atalarımızın mezar taşını okuyamıyoruz. Okullarda  Osmanlıca dersi zorunlu olmalı,

●      Okul öncesinden başlayarak çocuklarımıza değerler eğitimi verilmeli,

●      İlk 4 yıldan sonra hafızlık eğitimi için bir yıl okuldan ayrılan çocuklar iki yıl ayrılabilmeli,

●      Din kültürü ve ahlâk bilgisi dersi ilkokul birinci sınıftan başlatılmalı, Otelcilik okulu programlarından alkollü içki ve kokteyl hazırlama dersi kaldırılmalı,

●      Kutlu doğum haftası ve aşure günü  belirli gün ve haftalar arasında yer almalı (henüz FETÖ darbe girişimi yaşanmamıştı),

●      İnkılâp Tarihi ve Atatürkçülük dersinin içeriği güncellenmeli “ diye nutuklar atarken

 2-6 Aralık 2014’te değiştirilmiş olan Şûra yönetmeliğine göre karşı görüşte olanları neredeyse dışta bırakarak Antalya’da 19. Millî Eğitim Şûrasını topladı. Tamamı Anayasa, Temel Eğitim Yasası, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararları ve eğitim bilimleri ilkelerine aykırı olan bu konularla ilgili kararlar alındı ve sanki bilimsel bir toplantı yapılmış gibi kamuoyuna sunuldu. Aşağıda verilen yazı bu şûranın değerlendirilmesi amacıyla yazılmıştır.

Öğretmen Dünyası Nisan 2015/  Yıl:36/  Sayı:424/  ss. 33-36

Prof. Dr. F. Dilek Gözütok, Ankara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Fakültesi Eğitim Programları ve Öğretim Bölümü Öğretim Üyesi

8.09.1985 tarih ve 22389 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Milli Eğitim Şûrası Yönetmeliği, şûranın toplanma tarihine beş aydan daha az bir zaman kala değiştirilerek 8.07.2014 tarih ve 29044 sayılı Resmi-Gazete’de yer alıp yürürlüğe konmuştur. Önceki yönetmelik katılımcıları ayrı ayrı tarif ederken yeni yönetmelik, şûraya katılacak bireylerin seçiminde şûra genel sekreterliğine istediği sendika temsilcilerini ve fakülteleri dışarıda bırakma ya da katılımcı sayısını sınırlandırma olanağı vermiştir. Bir ya da iki temsilciyle katılabilen kurumlar dört alt başlıkta tartışılan konuların bazılarından uzak kalmak zorunda bırakılmıştır.

Türk eğitim tarihinde Milli Eğitim Şûraları (MEŞ) çok önemli bir yere sahiptir. Yönetmelik gereği paydaşlardan oluşturulan Özel İhtisas Komisyonları aylar, hatta yıllar öncesinden çalışmalarına başlar,  il ve bölge komisyonlarında eğitimde var olan sorunlar belirlenir, eğitimin geleceğine yön verecek konular tartışılır ve sorunlara çözüm önerileri geliştirilirdi. 1980’e kadar Yüksek Öğretmen Okullarında, 1980’den sonra Eğitim Fakültelerinde görevli öğretim elemanları “Özel İhtisas Komisyonları”na başkanlık eder, üyeler verir, ihtiyaca göre bazı araştırmalar yaparak sorunlara getirdikleri çözüm önerileri bilimsel bulgularla desteklenirdi.

MEŞ kararları, zaman zaman sağlıklı olmasa da genellikle eğitimde yaşanan sorunlar ve çözüm önerileri tartışıldığı için, eğitim uygulamalarına yön verecek öneriler niteliğini taşımıştır. Tarih boyunca MEŞ’lerde alınan kararlar hiçbir zaman aynen uygulanmamıştır. Ancak, 10 yıl öncesine kadar MEB’de alınan kararların çoğu MEŞ’lerde tartışılan konulardan kaynaklanmıştır. 1-5 Kasım 2010 tarihleri arasında yapılan 18. MEŞ, Türk eğitim tarihinde ilk kez Ankara dışında, bu amaçla yapılmış “Şûra Salonu” yok sayılarak Kızılcahamam’daki yıldızlı bir otelde, 19. MEŞ ise Antalya’da yapılmış, eğitim bilimleri alanında uzmanların yoğun olarak bulunduğu Ankara’daki öğretim üyelerinin izleyici olarak da olsa katılımı engellenmiş, katılmak isteyenlere ise yanıt verilmemiştir.

Aşağıda, 2-6 Aralık 2014’de yapılan MEŞ genel kurul kararları verilmiş ve bu kararlar Eğitimde Program Geliştirme Bilim Alanı açısından irdelenmiştir,

19.Milli Eğitim Şûrası Genel Kurul Kararları: 19. MEŞ’in gündem konuları:

1. Öğretim programları ve haftalık ders çizelgeleri,

2. Öğretmen niteliğinin artırılması,,

3.Eğitim yöneticilerinin niteliğinin artırılması,

4. Okul güvenliği

Öğretim Programları ve Haftalık Ders Çizelgeleri gündem maddesiyle ilgili önce MEŞ’te alınan kararlar verilip her alt başlığa ilişkin görüşler belirtilmiştir. MEŞ kararları burada verilirken sonuç raporunda kullanılan ifadeler aynen aktarılmış ve tırnak içinde italik verilmiştir. Bu bağlamda alıntılardaki bütün anlatım, yazım ve diğer hatalar MEŞ’e aittir.

ÖĞRETİM PROGRAMLARI VE HAFTALIK DERS ÇiZELGELERİ

 “Öğretim Programları ve Haftalık Ders Çizelgeleri” kavramlarının  neden bir arada  gündem konusu hâline getirildiği şûra raporlarında açıklanmamıştır.

Öğretim programı, herhangi bir öğretim kademesinde öğrencilere  kazandırılacak yeterlikleri, içeriği, öğrenme yaşantılarını ve değerlendirmeyi kapsayan, sürekli olarak değerlendirilmesi ve geliştirilmesi, ulusal ve uluslararası normlara uyması gereken etkinlikler bütünüdür. 21. yy’da ülkeler arasında etkileşimlerin daha da arttığı gözlenmektedir. Kendi ülkesinde öğretim sürecine devam ederken değişim programları ya da ailevi nedenlerle öğrenimini başka bir ülkede sürdürmek durumunda olan çocuklar ve gençler, Türkiye’de başladıkları öğretim programları” nedeniyle bu konuda mağduriyet yaşamamalıdırlar.  Kuşkusuz her ülkenin öğretim programları, o ülkenin ulusal ve yerel değerlerini de içermelidir. Bu farklılıklar bir yandan programın karakteristik özelliği olurken diğer yandan bu programlarda öğrenim gören bireylerin dünya eğitim sistemine uyumunda onları mağdur etmemelidir.

Türk Eğitim Sistemi, 2012’de geçtiği 4+4+4 ve beş yaş uygulamasıyla ve hiçbir bilimsel dayanağı olmayan TBMM’de yapılan teklifle bazı seçmeli derslerin öğretim programlarına yerleştirilmesi ile yukarıda sıralanan mağduriyetlere fırsat vermiştir. Anayasasında bir yandan “laik” olduğu belirtilen, diğer yandan “din dersi zorunludur” yazan Türkiye Cumhuriyeti, TBMM’de okullarda okutulacak seçmeli Peygamber’in Hayatı türünden derslerin okutulacağını belirterek dünya eğitim tarihine de geçmiştir. Seçmeli ders adı altında, uygulamada zorunlu olan din ağırlıklı bu dersler, haftalık ders çizelgelerini de alt üst etmiştir.

19. MEŞ’te 2012’de öğretim programları konusunda yapılan değişikliklerin ortaya çıkardığı sonuçların bilimsel bulgular yardımıyla tartışılması gerekirdi. 19. MEŞ, bu yanlıştan dönmek yerine ders saatleri ile oynayarak, yeniden ders ekleyip çıkararak, bir yanlışın başka bir yanlışla düzeltileceği yanılgısını yaşamıştır.

Okul öncesi: “Programın oyun temelli olması, programda değerler eğitimine yer verilmesi, okul öncesinden itibaren yetenek gelişiminin izlenmesi, okulöncesi ve ilkokulda kullanılan eğitim aracı metinlerinde kendi kültürümüze ait literatüre (masal, hikâye, fabl, şiir vb.) yer verilmesi, okul öncesi eğitimde, öğretim programlarının çocukların özgüven becerilerini ve birey olma bilincini geliştirmeye dönük olması, öğretim programlarında yaratıcı düşünme becerilerinin geliştirilmesine yönelik kazanımlara yer verilmesi, okul öncesi eğitimde uygun enstrümanlarla Türk müziği çalışmalarına yer verilmesi, düzeylerine uygun spor etkinliklerine yer verilmesi, Türkçenin doğru bir şekilde kazandırılması, okul öncesi eğitimde tekli öğretime geçilmesi önerileri kabul edildi.”

Görüşler: Okul öncesi başlığı altında sıralanan önerilerin “Değerler Eğitimi” dışındakilerin neredeyse tamamı zaten okulöncesi eğitim programında yer almaktadır. Okul öncesi eğitim programları başlangıcından beri oyun temelli programlardır. Okul öncesinden başlayarak çocukların her tür gelişiminin izlenmesi, özgüven, birey olma bilinci, yaratıcı düşünme, spor, Türkçeyi doğru ve etkili konuşma ve daha çok sayıda kazanımlar, bilimsel ve teknik doğrulukta ifadelerle programda yer almaktadır. Okul öncesi eğitim programlarının uygulanmasında ülke ve dünya kültüründen yararlanılarak çocuklara dil ve sanat çalışmaları yaptırılır.

MEB, okul öncesi eğitim programı, aile, sorumluluk, sevgi, saygı, barış, vatan, bayrak, arkadaşlık, dostluk ve daha birçok değerleri çocuklara kazandırmayı içermektedir.

MEŞ’te alınması ve uygulamaya geçirilmesi beklenen karar, okul öncesi okullaşmanın yüzde 100’e ulaştırılması, tam gün eğitime geçilmesi ve okulların fiziksel koşullarının iyileştirilmesi olabilirdi. ‘

Okul öncesi alt komisyonunda çalışan katılımcılar, eğer son yıllarda ülkede okul öncesi eğitimde yaşanan sorunları biliyor olsalardı, konuya eğitim bilimleri açısından bakabiliyor olsalardı; 2012’de beş yaş uygulaması sonucunda okul öncesi eğitime vurulan darbeyle çocuklarımızın yaşamakta olduğu sorunların bundan sonra yaşanmasını engellemek üzere okul öncesi eğitim yaşının yeniden 36-72 ay ile sınırlandırılması kararı alırlardı.

İlkokul: “İlkokullarda tekli öğretime geçilmesi, ilkokullarda haftalık ders saatinin 30 ders saati olması (25 saati zorunlu, 5 saati serbest etkinlikler olarak yürütülmesi). Serbest etkinlik saatlerinin veli-öğrenci talepleri de dikkate alınarak okul idaresince belirlenmesi; görsel sanatlar ve müzik derslerinin haftada en az 2 şer ders saati olması; 5 saatlik oyun ve fiziki etkinlikler dersinin 2 saatinin beden eğitimine ayrılması önerileri benimsendi.

İlkokul 1, 2. ve 3. sınıflara da Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi dersinin konulması, ilkokul 1, 2. ve 3. sınıflar için hazırlanacak olan Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi dersi öğretim programlarında da çoğulcu anlayışa yer verilmesi önerisi de oylandı. Oylama sonucu ilkokul 1, 2. ve 3. sınıflara da din kültürü ve ahlâk bilgisi dersinin konulması, ilkokul 1, 2. ve 3. sınıflar için hazırlanacak din kültürü ve ahlâk bilgisi dersi öğretim programlarında da çoğulcu anlayışa yer verilmesi önerisi benimsendi.

İlkokulda, gerekli yasal düzenleme yapılarak, trafik güvenliği ve insan hakları, yurttaşlık ve demokrasi derslerinin haftalık ders çizelgesinden kaldırılması; trafik güvenliği dersi konularının hayat bilgisi dersi içinde; insan hakları, yurttaşlık ve demokrasi dersi konularının da sosyal bilgiler dersinde verilmesi;

  • İlkokulda okuma kültürünün kazandırılmasına yönelik etkinliklerin yapılması;
  • “Fen bilimleri” dersinin adının “fen bilgisi” olarak değiştirilmesi ve fen bilgisi dersi ile sosyal bilgiler derslerinin ilkokul 4. sınıftan itibaren programa eşit şekilde dağıtılması,
  • Taşımalı eğitim yapan ilkokullarda 30, orta okullarda 35 saat ders olduğundan servis ve güvenlik sorunu nedeniyle dersleri erken biten ilkokul öğrencileri için etüt saatinin konulması; :
  • İlkokullardaki serbest etkinlikler için bir uygulama kılavuzu hazırlanması önerileri benimsendi.”

Görüşler: İlkokul programları konusunda 19. MEŞ’te alınan kararlara bakıldığında, programdan ders ya da ders saatinin çıkarıldığı ya da eklendiği görülmektedir. Ardalanında üç saatlik “Eğitimde program geliştirme” dersi olan her birey bilir ki, programları geliştirmenin yolu bu değildir. Teklif edilen derslerde sorunlar yaşanıyor olabilir. Ancak sorunların neler olduğu, nelerden kaynaklandığı, eğitim ihtiyaçlarının belirlenmesi, yeni ders çizelgelerinin hazırlanması bilimsel araştırma yöntemleri ile yapılmalıdır. Bir dersin adının değişmesinin, haftalık ders saatinin arttırılmasının ya da azaltılmasının, programdan kaldırılmasının ya da yeni bir ders olarak eklenmesinin bilimsel yollarla belirlenmiş gerekçelerinin olması gerekir. 1965’den bugüne 50 yıldır akademik olarak üst düzey insan yetiştirebilen Türk Eğitim Sistemine programlarla ilgili bilim dışı kararlar almak yakışmamıştır.

MEŞ, İnsan Hakları, Vatandaşlık ve Demokrasi (Eğitimi). derslerini programdan kaldırmayı önerirken, Türkiye’nin imza attığı ve taraf devlet olarak eğitimini yapma sözü verdiği İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ve Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’yi  hatırlayamamış olmalıdır!

MEŞ’in ilkokullarda tekli öğretime geçilmesi önerisi çok doğru bir öneridir ve bir an önce uygulanması gerekir.

MEŞ Özel İhtisas Komisyonları Hazırlık Çalışmaları Sonuç Raporları’nın 89-92. sayfalarında verilen tabloda (MEB ve TTK, Ek-1) 187 ülkenin zorunlu eğitime başlama yaşı verilmiştir. Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri içinde yalnızca Türkiye’de zorunlu eğitime başlama yaşının 5, diğerlerinde 6 ya da 7 olduğu görülmektedir. Türkiye’de 5 yaş uygulamasının çocuklara verdiği fiziksel, sosyal, bilişsel ve psikolojik zararları bilimsel araştırmalarla vurgulayan çalışmalara (Kapçı, Artar, Avşar, Daşçı ve Çelik. 2013), Eğitim Fakültelerinin (AÜ EBF, 2012; ODTÜ EF, 2012; BOÜN EF, 2012) raporlarına karşın MEŞ, konuyu sorun olarak bile görmemiştir. Beş yaş uygulaması, Türk eğitim sisteminin çok önemli bir sorunudur. Bu sorunun MEŞ’te tartışılması ve yeniden altı yaş uygulamasına geçilmesi kararının alınması gerekirdi.

İlkokul 1-2-3. sınıflara Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin konulması önerisi;

  1. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararına aykırıdır ve
  2. 5-6-7 yaşındaki çocuğa bu dersin öğretilmeye çalışılmasının çocuğun bilişsel ve psikolojik gelişimini engelleyeceği için doğru bir öneri değildir. Ayrıca bu dersin de programa eklenmesi isteği bilimsel bir çalışma sonucuna dayanmamaktadır.

Orta okul: “Orta okul kademesinde de “orta  okullarda tekli öğretime geçilmesi, bütün orta okullarda haftalık ders saatinin en fazla 30 (zorunlu ders saati sayısı 25, seçmeli ders saati sayısı 5), orta okullârda Türk musikîsi makamsal sisteminin bir Türk halk müziği sazıyla öğretilerek verilmesi; görsel sanatlar ve müzik derslerinden birinin seçilerek haftada 2 ders saati olarak verilmesi önerileri benimsendi.

Ayrıca;

  • İlkokuldaki “oyun ve fiziki etkinlikler” dersi ile orta okuldaki “beden eğitimi ve spor” derslerinin isminin,”beden eğitimi ve oyun” olarak değiştirilmesi; “
  • Orta okulda hafızlık eğitimi alacak öğrenciler için ara verme süresinin 1 yıldan 2 yıla çıkarılması ve ara verilen sürelerde öğrencilere dışarıdan sınav hakkı verilmesi;
  • Değerler eğitimine öğretim programlarında etkin bir şekilde sarmallık anlayışıyla yer verilmesi;
  • Orta okullarda 5, 6. ve 7. sınıflarda birer saat rehberlik dersinin konulması,
  • Seçmeli ders modülünde yer alan fen bilimleri ve matematik modülünün ikiye ayrılması, fen bilimleri modülüne “fen bilimlerine giriş” adında bir dersin konulması; sosyal bilimler modülü içerisine de “sosyal bilimlere giriş” adında bir dersin konulması;
  • Orta okullarda okutulan “T. C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük” dersi programının gözden geçirilerek güncel anlayışlar ve yöntemler doğrultusunda yeniden yazılması; önerileri üzerinde de görüş birliğine varıldı.

İlk ve orta okullara “Şehri Yeniden Keşfetmek” dersi

Genel kurul görüşmelerinde, İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Muammer Yıldız da Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun dün gerçekleştirdiği bir okul ziyaretinde “İstanbul” dersinin yurt çapına yaygınlaştırılması önerisini hatırlattı ve bu yönde hazırladıkları öneriyi sundu.

Oylamalar sonucu, İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğünün — ilkokul ve orta okullarda yürüttüğü proje kapsamında serbest etkinlikler dersinde verilen “İstanbul” dersine benzer şekilde bir dersin işlenmesi yönündeki önerge kabul edildi. Buna göre, “serbest etkinlikler” dersinde her ilin kendi tarihi ve kültürel varlıklarını, şehre ait değerleri tanıtmak ve gezdirmek amacıyla “Şehri Yeniden Keşfetmek” temasıyla dersler işlenecek.

Ayrıca yine Serbest etkinlikler” dersinde “okuma kültürü” dersi işlenecek ve yaşayan yazarlar okullarda öğrencilerle buluşturulacak. Yıldız’ın yeni önergesi yeni bir madde olarak üyelere sunuldu ve oylamanın ardından kabul edildi.

Görüşler: Orta okul başlığı altında verilen önerilerden yalnızca tekli öğretim  olarak nitelenen tam gün öğretime geçilmesi önerisi doğrudur ve uygulanabilmesi için çalışmalar bir an önce başlatılmalıdır.

Haftalık ders saatleri, Türk Musikîsi makamsal: sisteminin bir Türk Halk Müziği sazıyla öğretilerek verilmesi, görsel sanatlar ve resim dersinin birinin seçilmesi, derslerin adının değiştirilmesi, bir ders modülünün ikiye bölünmesi, adının değiştirilmesi, “İstanbul” dersine benzer dersin yer alması gibi konular MEŞ’te tartışılacak düzeyde konular değildir. Çağdaş ülkeler, programlarını başbakanın bir okul ziyaretindeki önerisi ile şûralarda tartışmazlar. Alan uzmanlarının, program geliştirme, eğitim teknolojisi, eğitim felsefesi, gelişim/öğrenme psikolojisi, ölçme ve değerlendirme uzmanlarının istihdam edildiği ve bilimsel yöntemlerle çalışan program geliştirme kuruluşları vardır. Bu kuruluşlar okullarla birlikte çalışır, programları geliştirir, dener ve yaygınlaştırır.

“T.C. Atatürkçülük ve İnkılap Tarihi Dersi” programının güncel anlayışla yeniden yazılması kararı düşündürücüdür. Güncel anlayışla İnkılap Tarihi mi değiştirilecek acaba?

“Hafızlık eğitimi”adıyla örgün eğitimden ayrı kalma süresinin bir yıldan iki yıla çıkarılması kararı, bu sürenin bir yıl bile olması, 1739 Sayılı Temel Eğitim Yasasının “Süreklilik” ve “Laiklik” ilkelerine aykırı olduğu gibi 12 yıl zorunlu eğitim anlayışı ile de çelişmektedir.

2005-2006-2007’de hazırlanan ve uygulanmakta olan ilkokul ve ortaokul (ilköğretim 1-8. sınıflar) öğretim programları incelendiğinde öğrencilere öğretilecek değerlerin ayrıntılı olarak belirlendiği, programın demokrasi kültürü ve ulusal değerler açılarından zayıf olduğu görülecektir. Sarmallık anlayışı ile ortaokul programına alınması önerilen “Değerler Eğitimi”nin hangi değerleri kapsayacağı da belli değildir.

Orta okul kademesinin ardından lise kademesindeki önerilere geçildi.

Lise:

  • “Osmanlı Türkçesi sadece Anadolu imam hatiplerde zorunlu,
  • Öğrencinin bir haftada aldığı toplam ders sayısının çeşit olarak azaltılması amacıyla derslerin bir kısmının dönemlik olarak uygulanmasına imkân verilmesi,
  • “Dil ve anlatım” dersi ile “Türk edebiyatı” derslerinin birleştirilerek “Türk dili ve edebiyatı” şeklinde adlandırılması;
  • Gerekli yasal düzenlemeler yapılmak suretiyle “sağlık bilgisi” dersi ile “trafik ve ilk yardım” derslerinin kaldırılarak içeriklerinin ilgili derslere dağıtılması,
  • Bütün ortaöğretim kurumlarında haftalık ders saatlerinin azaltılması;
  • Özel yetenekli öğrencilerin eğitimine yönelik bir yönetmeliğin hazırlanması ve
  • Anaokulundan itibaren geçerli olacak şekilde yeni bir öğretim programının yapılması, önerileri benimsendi.
  • “Osmanlı Türkçesi” dersinin zorunlu bir ders olarak bütün liselerin öğretim programlarında yer alması önerisi  görüşülürken, “Osmanlı Türkçesi” dersinin, bütün liseler yerine Anadolu imam hatip liselerinde zorunlu ders olarak değiştirilmesi yönünde önerge verildi. Yapılan oylama sonucu değişiklik önergesi görüşmeye açıldı”

Söz alan bir üye, “Osmanlıcanın saraylarda konuşulan dil” olması nedeniyle zorunlu bir ders olmaması gerektiği yönünde görüş bildirdi. Komisyonda önergeyi veren üye ise

Osmanlıcanın tüm liselerde zorunlu ders olmasının; gençlerin yüksek yararına bir adım olacağını ifade etti. Müzakerelerin ardından, “Osmanlı Türkçesi dersinin, bütün liseler yerine Anadolu imam hatip liselerinde zorunlu ders olması” şeklinde değiştirilen öneri kabul edildi.

“Alkollü içki ve kokteyl hazırlama” dersinin kaldırılması benimsendi.

Anadolu otelcilik ve turizm meslek liselerinin öğretim programları ve ders çizelgelerinde “Alkollü içki ve kokteyl hazırlama” dersinin kaldırılması; Anadolu otelcilik ve turizm meslek liselerinde 10. sınıftan itibaren staj amacıyla tesis ve kurumlara gönderilen öğrencilerin alkollü içki servisi yapılan ya da alkollü içecek hazırlanan bölümlerde staj faaliyeti yapmalarının kaldırılması” önerisi üzerinde de değişiklik talebi sunuldu. Değişiklik talebinde, 6487 sayılı Kanun’da yer alan “18 yaşını doldurmamış kişiler, alkollü içkilerin üretiminde, pazarlanmasında, satışında ve açık sunumunda istihdam edilemez. Yasal düzenlemeler uyarınca gerçekleştirilen eğitim amaçlı çalışmalar bu hükmün dışındadır” maddesi doğrultusunda düzenlenme yapılması istendi. Bakan Avcı, değişiklik önergesinde, bir yasal düzenleme yapılması gerektiğinin ifade edildiğini belirtti.

 Şûra üyelerinin, bu yasal düzenlemenin yapılması için “Meclis’e tavsiye edelim” diyebileceklerini anlatan Avcı, bu tavsiye kararının tek başına yetemeyeceğini söyledi.

  • Görsel sanatlarda geleneksel sanatlar öğretilecek.

Oylamada, liselerde, bilim ve medeniyet tarihinde öne çıkan düşünür ve bilim insanlarının çalışma ve eserlerine ilkokul, ortaokul ve lise öğretim programlarında yer verilmesi; “görsel sanatlar” dersi çatısı altında geleneksel sanatlar hat, ebru, tezhib ve minyatür öğretim programlarının da uygulanmasına  imkân verilmesi, güzel sanatlar liselerinin programlarında Türk müziğinin makamsal sistemi ve çalgıları ile geleneksel sanatlara yer verilmesi, bütün sınıflarında seçmeli fizik, kimya ve biyoloji dersleriyle ilgili uygulamaların haftalık ders çizelgelerinde yer alması, Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi dersinin 2 saate çıkarılması, öğretim programlarının okul türleri arasında yatay ve dikey geçiş, sınıf atlama ve normal öğrenim süresinden önce mezun olma fırsatlarına yer verecek şekilde düzenlenmesi; İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük dersi programının gözden geçirilerek güncel anlayışlar ve yöntemler doğrultusunda yeniden yazılması; Kutlu Doğum Haftası ve Aşure Günü’nün Belirli Gün ve Haftalar kapsamına alınması; imam hatip liselerine seçmeli Farsça dersinin konulması önerileri de benimsendi.” .

Görüşler: Lise programları ile ilgili alınan kararlar da ilk ve ortaokul program önerileri gibi bilimsel temellere dayanmayan, nesnel bir gerekçesi olmayan önerilerdir.

Programa ders eklenip çıkarılması, bazı derslerin yıllık, bazılarının dönemlik olması, ders çeşidi ve haftalık ders saatlerinin azaltılması, dersin adının değiştirilmesi, lise başlığı altında “özel yetenekli öğrencilerin eğitimine yönelik bir yönetmeliğin hazırlanması ve anaokulundan itibaren geçerli olacak şekilde yeni bir öğretim programının yapılması” önerilerinin benimsenmiş olması üyelerin donanımı konusunda bilgi vermektedir.

“Osmanlı Türkçesi” dersinin, liselerde okutulması önerisinin konunun uzmanları tarafından tartışılması bir yana, bir eğitim programına bir ders eklemenin gerekçesi, sağlayacağı katkılar, ortaya çıkaracağı sorunlar, altyapısı, bireysel ve toplumsal yaşama katkıları, eklenecek dersin evrensel bilgi yapısı içindeki yeri ve önemi bilimsel yöntemlerle belirlenmeli ilkeleri yok sayılmıştır. Bir üyenin eklenecek dersin “gençlerin yüksek yararına bir adım olacağını” söylemesi ders eklenmesine gerekçe olamaz.

  • Boğaziçi.Üniversitesi (2012). 5.7.1967 tarih ve 222 sayılı ilköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi Hakkında Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nin Güncellenen Görüşü. -http://fed.boun.edu.tr/form files/BogaziYeC3Y6A7i, Y6C3Y69Cniversitesi, Egitim Fak96C390BCltesi&E296809699nin -GY6C396BCncellene n.GUMEŞ, Anadolu otelcilik ve turizm liselerinin öğretim programlarından “Alkollü içki ve kokteyl hazırlama dersinin kaldırılması”nı da teklif etmiş ancak, 6487 sayılı kanunun bu derse izin veriyor olması nedeniyle dersi kaldırmayı önerememiştir.

MEŞ, liselerde de “İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük” dersi programının “güncel anlayışlar ve yöntemler” (ne demekse) doğrultusunda yeniden yazılmasını, AİHM kararlarına karşın Din Kültürü ve Ahlak bilgisi dersinin haftada iki saate çıkarılmasını önermiştir. Ayrıca 1739 sayılı Temel Eğitim Yasasının “Lâiklik” ilkesine aykırı olarak “Kutlu Doğum Haftası” ve “Aşure Günü” gibi dini temelleri bile tartışma konusu olan uygulamaların “Belirli Gün ve Haftalar” kapsamına alınması düzeyindeki öneriler 19. MEŞ’te kabul edilmiştir.

1921’de Maarif Kongresi ile başlayan Milli Eğitim Şûralarının ve MEB’deki bütün uygulamaların bilimsel temellere dayandırılması, bilimsel araştırmalarla desteklenmesi gerekmektedir. Ancak o zaman Türkiye, Cumhuriyetle hedeflediği gelişmiş ülkelerin düzeyini aşabilir.

Kaynakça

  • Ankara Üniversitesi (2012). Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi’nin 222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’ne İlişkin Görüşü. http//www.education.ankara.edu t/adresinden alınmıştır. “
  • Kapçı, E. G., Artar, M., Avşar, V.; Daşcı, E. ve Çelik, E. G. (2013). İlkokula Farklı Yaşlarda Başlayan Çocukların Ruhsal ve Sosyal Gelişim ile Akademik Algıları Açısından Karşılaştırılması. AÜ BAP Projesi.
  • MEB ve TTK (2014). 19. MEŞ Özel İhtisas Komisyonlar Hazırlık Çalışmaları Sonuç Raporları.
  • Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) (2012). 5.1.1961 tarih ve 222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi Hakkında ODTÜ Eğitim Fakültesinin Görüşü http://www.fedu.metu.edu.tr/web/documents/other/222sayiliilkogretimveEgitim Kanunu Hakkinda Egitim Fakultesi Gorusu, s.4 1.pdf . adresinden alınmıştır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir