Türkiye’de bu yıl 1.5 milyon çocuk ilkokula başladı. Anneleri 1.5 milyon,
babaları da 1.5 milyon olsa toplam 4.5 milyon eder. Bu 4.5 milyon kişiyi, diğer
çocuklar, büyük anneler, anneanneler, büyük babalar, dedeler, halalar, amcalar, teyzeler, dayılar ve onların çocukları, yakınları ile birlikte hesap ederseniz, karşınıza bütün Türkiye çıkar. Yani hepimiz…
Bu rakamları niçin veriyorum? Çünkü bana bir örneği gönderilen suç duyurusunda, “İlkokul birinci sınıftaki çocuklara okutulan Türkçe kitabında verilen yazılı ve görsel iletiler çocuklar için tehlikelidir. Bir buçuk milyon birinci sınıf öğrencisi tehlikededir. Kitabın derhal toplatılması gerekir.” deniliyor.
Korkunç değil mi? İnanmak zor ama gerçek bu! Mahiye Morgül’den sonra
A.Ü.Eğitim Bilimleri Fak. E. Öğretim Üyesi Prof. Dr. F. Dilek Gözütok’tan da
bir mektup ve ekinde bir suç duyurusu metni aldım. Gözütok, “Yazınızı
okudum. Mahiye Morgül arkadaşımdır. Biz de Cumhuriyet Kadınları Derneği
olarak suç duyurusunda bulunduk.” diyor.
1.552.751 adet basılıp 1. sınıf öğrencilerine dağıtılan ve resmî kitapta öyle
bozuk ifadeler ve öyle görseller kullanılıyor ki, “çocukların ruh hastası olması
için özel bir program mı uygulanıyor?” diye düşünebilirsiniz! Adeta her satır
ve her görsel çocuğu gerçeklikten koparmak ve akli dengesini bozmak için
hazırlanmış.
Suç duyurusunda ise “Bu zararın sonuçlarını kısa vadede görmek de mümkün
olmadığından ders kitaplarındaki yanlış ve tehlikeli bilgilerin çocuğa etkisi
tahmin edilenden çok daha büyük olabilir. Milli Eğitim Bakanlığı 2005- 2012’den beri bastığı kitaplarla çocukların disleksi olmasına sebep olmaktadır.” deniliyor.
Bu arada Mahiye Morgül de İngilizcenin çocuklara nasıl öğretildiğine dair bir
öğretmenin Youtube’da paylaştığı videoyu gönderdi. Kendisine gönderen kişi, “Hocam, çocukların haline bakın kuru kafalar, yüzlerinde dikiş izleri, vampir gibi yüzlerini boyamaları… Ders kitaplarındaki tehlike büyüyor, artık Protestan adetlerini uygulamaya bile geçmişler. Bu kadar ileriye gideceklerini tahmin edemiyordum.” demiş.
Mahiye Morgül de kendi suç duyurusunda ders kitaplarındaki korkutucu ve itici
görseller yüzünden ders çalışmak istemeyen çocuk sayısındaki artışa dikkat
çekerek “kitaplarda özellikle kız çocukların korktuğu büyükçe yılan, fare,
kurukafa, hayalet gibi resimler, ne olduğu tanımlanamayan hayalet, canavar
gibi algı-dışı yaratıklar bulunduğunu, bilimdışı ve akla ziyan okuma
metinleriyle çocuğun zihinsel kaosa sürüklendiğini, insanların havada uçma
özelliği varmış gibi çocukların sürekli ayakları yere basmadan ve dengesiz
duruşlarla resmedildiğini, yaşam alanlarının kaotik resmedildiğini, korkutucu
dinleme metinleriyle çocuğun ruh dünyasını alt üst edildiğini” örnekleriyle
anlatıyor.
Morgül, suç duyurusunda, karıncaların bacaklarını saydırmak, denizin dibinde
yazı yazmak gibi algı dışı örneklerle çaresiz bırakarak, hayattan, eğitimden
soğutarak, ruhsal daralma yaşatarak, çocukların okul dışı ortamlara açmasına
sebebiyet verildiğini ifade ediyor.
Morgül, ilkokul yaşındaki çocuğu sürekli ‘aşağıdakilerden hangisi değildir’ gibi olumsuz sorularla negatiften düşünmeye zorlayarak çocuğun zihinsel gelişiminin nasıl kapatıldığını, çocuğa ‘ben yapamıyorum’ duygusu yaşatarak çevresiyle iyi ilişkiler kurmasının nasıl engellendiğini gösteriyor.
Yine milli ve manevi değerlerin, hayvanların yanında, sayfanın dibinde, dağınık halde, orantısız resmetmek suretiyle itibarsızlaştırıldığını, çocuğun ilham alacağı değerlerden koparıldığını, Türkçe dinleme metinleri koyarak çocuğu bir cinayetin tanığı pozisyonuna getiren öyküler dinletildiğini belirtiyor!
Arslan BULUT
26 Ocak 2018
Yeniçağ Gazetesi